Tam biraz serinlemeye başlamıştık ki, sıcaklar yeniden geliyor. Ağustos’taki kadar değil ama yine de hatırı sayılır bir sıcak olacak.
Marmara, Karadeniz ve İç Anadolu yine yer yer 30’lu değerlere kadar çıkıyor. Yaklaşık ayın 10-11’ine kadar böyle devam edeceğiz. Sonrasındaysa hissedilir dalgalanmalar yaşanacak. Ümidimiz bu dalgalanmaların yağış getirmesi yönünde ancak bu konuda net bir bilgi yok maalesef.
Mevsimler öyle değişti ki, sürekli hatırlatmalar yapılıyor. Biz bültenlerimizle; sivil toplum kuruluşları broşürler ve panellerle; medya da uzman konuklarıyla sürekli uyarı halinde. Meteoroloji haberleri dünyada en çok izlenen haberler arasında, reyting yarışında da öne geçti. Son dönemlerde belki hayatınızda hiç duymadığınız uyarılarla karşılaşıyorsunuz. Soğukta ve sıcakta giyinmek, su tasarrufu, hava-sağlık etkileşimi, hatta otomobillerinizi yıkamanız ve antifiriz takviyesine kadar pek çok şeyi gerekli zamanlarda hatırlatmaya çalışıyoruz.
Amerika’da her şey yazılı. Trafik işareti koyuyorlar ve altına ne olduğu yazıyor. İngiltere’deyse trenler, metrolar ve otobüsler konuşuyor: Kafana dikkat et, yağını boşa atma, sıkı giyin, dışarısı şu derece, zemin kaygan ve kırmızı yanıyor geçme, gibi. Özellikle toplu taşıma araçları sürekli uyarılarda bulunuyor.
Bunu biz niye yapmıyoruz? Hem o kadar maliyetli bir uygulama değil. Her yıl lodoslu günlerde kaç can gidiyor? Kar yağdığında oluşan maddi hasarın hesabı yok! Aşırı yağışta sulara kapılanlar, bodrum katlarda problem yaşayanlar, orman yangınlarında kaybettiklerimiz. Aslında bu bilgileri aktarmak için toplu taşıma araçları ve sokaktaki reklam panoları ideal. Özellikle de toplu taşıma araçları. Sıcakta ya da soğukta ve meteorolojik anlamda riskli günlerde toplu taşıma araçlarının camlarına uyarı panoları asılabilir. Ya da İngiltere’deki gibi sesli hatırlatmalar yapılabilir. Sağolsun Prof. Mikdat Kadıoğlu; köprülerin yollardan daha önce donduğunu gösterir tabelaları anlata anlata yollara yerleştirdi. Ya da metro, tren ya da vapurların giriş çıkışlarında anonslarla hatırlatmalarda bulunulabilir. İnsan sağlığını ve sosyal yaşamı etkileyecek lodos, fırtına, buzlanma, kar, nem ve benzeri sıradışı meteorolojik durumlarda bu uygulama yapılabilir, önümüz kış.
İstanbul’da tramvaylarda zaten durakların adları anons ediliyor, yani bir hoparlör ağı mevcut. Buralardan, buzlu günlerde dikkat edilmesi, lodosta sobaların gece söndürülmesi ya da aşırı sıcaklarda şapka kullanılması türünden uyarılar anons edilebilir. Yaşadığımız orman yangını faciası, belki bir piknik tüpünden, belki de bir izmaritten çıktı. Her kesimden insanımıza ulaşırsak, en azından ihmal ve bilinçsizlik sebebiyle meydana gelen olumsuzlukların önüne geçilebilir.
İhmal ve bilinçsizlikle çıkan orman yangını oranını az buz sanmayın, Türkiye’de bir yılda ihmal ve bilinçsizlik sebebiyle çıkan orman yangınlarının oranı yüzde 47. Meteorolojik koşullar yangını büyütebilir ama başlangıcı ihmal. Dünya devleri ellerindeki tüm araçları fonksiyonel bir şekilde değerlendiriyor. Biz de otobüslerimizi, trenlerimizi, metrolarımızı ve vapurlarımızı aynı zamanda toplu iletişim araçları olarak görevlendirebiliriz.