Mentör lazım

İSTANBUL’u, bu satırlarda size anlatmama gerek yok.

Haberin Devamı

Hayatın 24 saat aktığı, yapmak istediğiniz her şeyi yapabileceğiniz, aradığınız her şeyi her saat bulabileceğiniz bir şehir. Tıpkı Gökhan Töre gibi sabah saatin beşinde bir eğlence kulübü bulabilir; o mekân senin bu mekân benim demeden gezebilirsiniz. Ama şu var; yaşanan o tatsız olaydaki gibi nahoş bir hadise ile karşılaşabilir, gündeme hiç de hoş olmayan bir biçimde oturabilirsiniz. Evet, her futbolcunun hayali İstanbul’da top oynamak, hayallerini süsleyen takımlardan birinde yer almak. Ancak bu şehir acımasız. Girdabına kapıldığı zaman kimleri alıp götürmedi ki... Kimlerin futbolu gece hayatı yüzünden geriye gitmedi ki... Hafta boyu konuşuldu durdu. Futbol kamuoyunda “Kulüp ne yapsın, futbolcuyu tutamazsın her şey kendinde bitiyor”, “Futbolcu; iyi yaşayacak, iyi antrenman yapacak, iyi dinlenecek” şeklinde doğru ama klasik cümlelerle klişe yorumlar yapıldı. Zaten profesyonel bir futbolcunun böyle yaşaması gerekmiyor mu? Lakin futbolcu yapısında yıllar geçse de değişen pek de bir şey yok. Değişen ise sadece şu: Dün pavyon vardı, bugün gece kulübü. Mekânlar farklı, saatler aynı. Açın bakın geçmişe, manşetler sanki çok farklı!

Haberin Devamı

AĞABEYE TESLİM ET

Farklı bir pencereden bakalım: Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Milyon Euro’lar harcayıp futbolcuyu alıyorsun, sonra kurda kuşa emanet ediyorsun. Hakemlikte mentör uygulaması var. Sadece isimler değişecek, hakemin yerini futbolcu, eski hakemin yerini eski futbolcu alacak. Ne yapar mentör olan eski hakem? Bilgisini, tecrübesini genç hakeme aktarır. Maç öncesi ve sonrası dikkat etmesi gerekenleri anlatır. Ne yiyip ne içeceğine hatta kimlerle dost olacağına dahi karışır, hakemiyle paylaşır. Kısaca mentörün amacı hakeminin başarılı olması, zirveye tırmanmasıdır. Ne de olsa geçmişte aynı mesleğin icracısıdır. Peki başarılı mı bu sistem? Şu an dünyanın en ünlü hakemleri bu sistemle yetişiyor. Ve de dünyada hemen hemen her ülkede bu sistem uygulanıyor. Öyleyse biz de bu sistemi neden futbolcu kardeşlerimize uygulamıyoruz. Kulüplerimiz zamanında kendi takımları için ter dökmüş, kişiliği karakteri düzgün, hayat tecrübesine haiz, kulübünün örf ve ananelerini bilen futbolcunun saygı duyacağı isimleri bulsa iyi olmaz mı? Futbolcunun hem yaşadığı şehire hem de kulübüne olan adaptasyon süresi kısalmaz mı? Kısaca izah etmek gerekirse; kulüpler genç oyuncularına imza attırdığı gün, “Bizim adımıza seninle ilgilenecek olan ağabeyin bu” dese, faydası olmaz mı? Atalarımızın da dediği gibi: “Üzüm üzüme baka baka kararmaz mı?”

Yazarın Tüm Yazıları