Paylaş
Sakat ve cezalılar nedeniyle bir türlü kadro istikrarını sağlayamadılar. Dün de sarı lacivertliler, Alves ve Webo’nun sakat, Cristian’ın cezalı olduğu maçta Gençlerbirliği karşısına nispeten ideal bir 11’i yakalayarak çıktı.
Yanal’ın öğrencileri, son maçlarda sahaya yansıtamadıkları 4-3-3 sistemini en azından maçın başında bu kadroyla oynadı. Mehmet Özdilek’in takımında ise, ‘Puan, puandır’ felsefesi hakimdi. Orta saha ve defansta kalabalık savunma anlayışı ile rakibin çabuk adamlarının defansın arkasına kaçmasına izin vermeme peşindelerdi.
POZİSYON YOKTU
ŞU var ki; maçın başında Sow boş kaleye golü yapabilse, Gençlerbirliği’nin bu oyun anlayışı maçın başında iflas edecekti. Yine de Fenerbahçe pozisyon buldu, ama nasıl? Kaleye yakın bölgelerden kullanılan serbest atışlar, ceza sahasına doğru kullanılan uzun taçlar ve kornerlerle... Ama çok net, yüzde 100’lük gol pozisyonları var mıydı? Hayır.
İkinci yarıya daha hızlı başladı Fenerbahçe... Sow ve Emenike’nin topu kaleye gönderemediği pozisyonlar, Kuyt ve Caner’le yakalanan tehlikeler vardı. Ama kilidi açan kanaatime göre Kulusic’in omzuna çarpmasına rağmen ‘penaltı’ kararı verilen pozisyondu.
CÜNEYT’E YAKIŞMADI
FENERBAHÇE, ilk penaltı golüyle öne geçti. Daha sonraki dakikalarda açılan Gençlerbirliği’ne Alper’in mükemmel hareketlerine bu kez ‘gerçekten’ penaltı yaparak son veren Kulusic fren oldu... Ve Fenerbahçe ikinci gole ulaştı. Bundan sonrası ev sahibi için rahattı. Hakeme gelince, ilk yarıda Gosso’nun o kadar fazla faulü vardı ki, kart görmeden devreyi bitirmesi Cüneyt’e yakışmadı.
Cüneyt, verdiği ilk penaltıyla, maçın kaderine doğrudan tesir etti. Golle sonuçlanan iki penaltı haricinde de öyle bir pozisyon var ki... Gençlerbirliği’nden Gosso’nun Fenerbahçeli Dirk Kuyt’ın kasığına basması hem penaltı hem kırmızı kart olmalıydı. Kısacası bu maç, Cüneyt’in ne kariyerine ne de ismine hiç mi hiç yakışmadı.
Paylaş