Paylaş
Demokratik sınırlar içerisinde gelen tüm tepkilere saygı duymak, demokratik olgunluğun da gereği…
* * *
Ama konjonktürel tepkiler gösteren bazı kesimler, gerçekten bu ülkenin hafızasının zayıflığına fazla güveniyor.
Aniden şahinleşen bu tayfa, geçen sene Gezi sürecinde İstiklal Caddesi’nde bayrak satan Ali Sarıçiçek, yerlerde sürüklenerek gözaltına alındığında, “polisin yazdığı destan”a alkış tutmakla meşguldü.
Hani sadece bir gözaltı olsa neyse, bu ülkenin yargısı, bayrak satıcısına terörist muamelesi yapıp 7 yıl hapis istemiyle iddianame hazırladığında, talimatı vereni de uygulayanı da kutsamıyorlar mıydı?
* * *
Evet, bir askeri bölgedeki bayrağı indirmek ile bayrak satıcısını terörist diye yargılamak elbette aynı şey değil. Ama o gün alkıştan eli patlayanların, bugünkü öfke nöbetleri sizi de şaşırtmıyor mu?
Örgüt üyesi olmakla suçlanan Sarıçiçek’in eşi Merhamet Hanım’ın o günkü sözlerini anımsatarak noktayı koyalım:
“Tamam benim kocam örgüt kurdu. 5 çocuğumuz var. 7 kişiyiz, biz örgütüz. Ne yani, sokakta pala mı satsaydık?”
e-posta: bmumay@hurriyet.com.tr
twitter: https://twitter.com/bulentmumay
Paylaş