Yaşam kaliteniz damarlarınıza bağlı

Günümüzde periferik arter hastalıklarının teşhisi oldukça düşük.

Haberin Devamı

Yaşam kaliteniz damarlarınıza bağlı

Yaklaşık yüzde 20 oranında teşhis edilmekle birlikte, ancak yüzde 5’in altında bir oranda tedavi edilebiliyor. Bu hastalığın tedavisinin yaşam kalitesini artırıp, hastalığın yükünü azalttığını söyleyen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Akın, şunları anlattı;

“Koroner arter hastalığı, hipertansiyon, diyabetes mellitus (şeker hastalığı) tanısı almış hastaların boyun damarlarından, kol, el bileği ve ayak damarlarına kadar fizik muayene sırasında bakılması gerekmektedir. Eğer nabız alamıyor ya da boyun ve karın damarlarında dinlemekle üfürüm duyuyorsak, periferik arter hastalığı ön tanısıyla ileri tetkik yapmamız gerekir. Bu tetkikler girişimsel olan ve girişimsel olmayan iki grupta değerlendirilir. Girişimsel olmayan tetkikler içinde boyun, kol, karın ve alt bölge damarlarının dopler ultrasongrafik tetkiki, bilgisayarlı tomografik anjiografi, manyetik resonans anjiografi, 6 dakika yürüme testi, özel programlı efor testi sayılabilir. Girişimsel olanlar radyoopak madde kullanılarak yapılan testlerdir.

 

Haberin Devamı

Cerrahi dışı tedavi

 

Günümüzde periferik arter hastalıklarının cerrahi dışı yöntemlerle tedavisi giderek artmıştır. Bunun sonuçlarının olumlu olması, yaşamsal kalitenin artması, cihaz teknolojisindeki ilerlemeler, girişimsel kardiyologların bu konudaki deneyimlerinin artması, hastalığın tanısı konusunda ilgiyi artırmış tedavinin başarılı sonuçları kalp dışı periferik arter hastalıkları konusunda yeni bir tanı ve tedavi alanı oluşturmuştur. Girişimsel tedavi sırasında daralmış veya tıkanmış periferik damarlar balonlar ile genişletilmekte, gerekirse stent yerleştirilmekte, damar içindeki kireçler kazınarak çıkarılmakta, pıhtı emilerek alınmakta, damar yırtılmalarında kaplı stentler kullanılarak tedavi şansı yaratılmaktadır. Ülkemizde birçok kardiyoloji merkezinde tanı ve tedavi mümkün olmaktadır.

 

Haberin Devamı

Belirtilere dikkat

 

Baş dönmesi, denge bozukluğu, unutkanlık, el ve ayaklarda uyuşma, kuvvetsizlik, hissizlik, üşüme, nedeni açıklanamayan karın ve sırt ağrıları, vücudun üst ve alt tarafında ciltte yara, renk değişimleri aklımıza bir damarsal hastalık belirtisi getirmeli ve bir kardiyoloji merkezine baş vurmamız konusunda bizi uyarmalıdır. Yapılacak tanısal testlerden sonra planlanan tedavi ile sağlıklı ve yaşam kalitesi yüksek bir geleceğin bizi beklediğini unutmayalım.

Yaşam kaliteniz damarlarınıza bağlı

 

Alerjik göz  hastalıkları

 

Alerjik göz hastalıkları, tedavi edilmediğinde birtakım rahatsızlıklara yol açabiliyor. Genellikle ‘tip 1 aşırı duyarlılık reaksiyonu’ şeklinde ortaya çıkan hastalık grubuna ‘alerjik konjonktivit’ adı veriliyor. Bu alerjik göz hastalığına vücudun diğer bölgelerindeki alerjilerin de eşlik edebileceğini belirten Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nden Dr. Lale Geribeyoğlu Aras, “Alerjik riniti tetikleyen antijenler, ‘alerjik konjonktivit’te de rol alır. Polenler, çim ve otlar bunlardan bazılarıdır. Gözlerde kaşıntı, yanma, batma, sulanma, kızarıklık, ışık hassasiyeti görülür” dedi.
Dr. Aras, semptomların görülme zamanının farklılık gösterebildiğini, küf mantarı, ev hayvanları, sigara ve kömür tozunun da soruna yol açan nedenlerden bazıları olduğunu söyledi.

 

Haberin Devamı

‘Görme keskinliği düşebilir’

 

Tanıda, detaylı göz muayenesinin yanında aile hikayesi, astım, atopik dermatit ve alerjik rinitin varlığının önemli olduğunu vurgulayan Dr. Aras, “Kaşıntı, olmazsa olmaz bir klinik semptomdur. Beraberinde ışık hassasiyeti, yabancı cisim hissi, sulanma görülebilir. Kontakt lens takma süresi azalabilir, görme keskinliği düşebilir” dedi.
Tedavide öncelikle var olan veya bilinen alerjenden uzak durmanın birinci adım olduğunun altını çizen Aras, “Suni gözyaşları, hem bir bariyer oluşturma hem de alerjenleri göz yüzeyinden uzaklaştırma amacıyla kullanılır. Antihistaminikler, sistemik ve topikal olarak tercih edilir, kısa süre içinde etki gösterirler. Damlalar tedavide kullanılan diğer gruplardır. Süreleri ve kullanım şekilleri klinik duruma ve hastalığın cevabına göre planlanır” diye konuştu.

Yazarın Tüm Yazıları