Paylaş
Bu güzel ve olumlu bir gelişme. Ne var ki yaşlanmanın da kendine has bazı sorunları var. “Yaşlılık hastalıkları” diyoruz biz bu sorunlara. Yaşlandıkça her organda olduğu gibi damarlarda da bazı değişmeler oluyor. Damar yaşlanmasının yarattığı sağlık sorunların başında ise kalp hastalıkları geliyor. Kardiyoloji uzmanı Doç. Dr. Özlem Arıcan Özlük, ‘takvim yaşınızın dışında aslında vücudunuz kaç yaşında’ sorusu konusunda ayrıntılı verdi: “Bu soruya verilen cevap aslında nettir değil mi? Mevcut bulunduğumuz yıldan doğum yılınızı çıkararak kolayca hesaplanır. 2022’ye girdiğimiz bugünlerde aslında hesaplanan yaşımız bir yıl daha artacak. Peki yine bir soru ile devam edelim: Gerçekten söylediğiniz yaş sizin gerçek yaşınız mı? Kafanızın karıştığını biliyorum. İşte ben de bir kardiyolog olarak bunu istiyorum. Bu son dönem pek çok meslektaşım da bunu anlatmaya çalışıyor. Sizin asıl yaşınız takvimden hesapladığınız değil, damarlarınızın-vücudunuzun yaşı, yani biyolojik yaşınız gerçek yaşınızdır.
Bu noktada, yaşlanmayı önlemek ve sağlıklı uzun yaşamak için bazı şeyler sizin elinizde. Yani bir nevi kaderinizin yönünü belirlemek elinizde. Bu, kimileri için güzel bir haber, suçu hep başkalarında arayanlar içinse kötü bir haber. Yıllar ve hatta on yıllar birbirini hızla kovalarken, yaş almanın her türlü getirdiği riskler beraberinde artarak gelmektedir. En önemli risk artışı da kalp ve damar hastalıklarında, yani kalp krizi-inme hastalıklarında olmaktadır. Artan takvim yaşı ile beraber damarlarımız kireçlenmekte ve sertleşmektedir. Ancak bu noktada sağlıklı yaşayan bir bedenin ve hatta böyle ömür geçirmiş bir bedenin istinasız size bir teşekkürü de olmaktadır. Gençliğinde ve orta yaşlılığında hareketli olan, kilosu normal sınırlarda, sigara ve madde kullanımı olmayan ve temiz beslenen bireylerin damarsal yaşlanması daha yavaş olmakta, damarları yaşıtlarına göre daha genç kalmaktadır.
Bunun getirisi olarak daha az kalp krizi, daha az inme, daha az demans gelişmektedir. Buna rağmen, kalp krizi geçirilirse kişinin iyileşmesi daha iyi olmaktadır. Bu da bedenin size verdiği bir minnettir. Bu yazıyı okuyan ve sağlıklı yaşam tarzının olmadığını bilmesine rağmen kendisine itiraf etmek istemeyen okuyucularımızın şunu diyeceğini çok iyi biliyorum: Doktor hanım öyle yazmış ama bizim komşumuz hep çok dikkat ederdi, kalp krizi geçirdi, vefat etti. Demek ki doktor hanım doğru söylemiyor. O zaman bu cümlelerim bunları içinden geçirenlere gelsin... Düzgün yaşam tarzının damar sağlığını olumlu etkilediğini gösteren bir kişilik değil, yüzbinlerce kişilik epidemiyolojik değerlendirme ve gözlemsel veriler bulunmaktadır.
Bu nedenle kendinizi komşunuzun kötü kaderiyle avutup bu kısıtlı ve şaibeli bilgiye güvenip sağlıksız yaşam biçiminize devam etmeyiniz. Bu düşünce şekliniz bile mevcut kötü alışkanlıklar zincirinin sizin sağlıklı değerlendirmenizin önüne geçtiğini göstermektedir. O zaman kendimize kötü yaşamasına rağmen uzun yaşadığını duyduğunuz nadir durumları referans alacağımıza, aklın, sağduyunun ve akademisyen olarak size durumu anlatan konunun uzmanı kardiyoloji doktorunuzun sözüne kulak vererek, bu yeni yılda hayatımızla ilgili bazı kararları ötelemeden, hızlı bir şekilde, dürüstçe hayata geçirmenizi tavsiye ederim.
BUNLARI
MUTLAKAYAPIN
1- Haftada 5 gün en az 30 dakika yürüyüş.
2- Her türlü tütün ürünü ve madde kullanımını, yani
kimyasal zehirleri hayatımızdan defedelim.
3- Uyku saatlerimize dikkat edelim, yatmadan önce
yemek yemeyelim, benzer saatlerde uyuyup benzer
saatlerde kalkalım.
4- Gece uyuyup gündüz çalışalım. Zorunlu gece
mesaileri haricinde tabii...
5- Kilomuzu normal seviyede tutalım, ne aşırı zayıf
(kaşektik) ne şişman (obez) olalım.
6- Tek tip değil, dengeli beslenelim. Yeterince sebze,
meyve ve kararında et olsun.
7- Her gün bir avuç kuruyemiş tüketelim. Ama tuzsuz
ve kavrulmamış olsun.
8- Olumsuzları kabartıp abartmayalım, aksine
güzellikleri kabartalım, abartalım, yüceltelim.
9- Teknolojik aletleri amacına uygun kullanalım, onların
yan etkisi olan sosyal medya–oyun bağımlılığından
zihnimizi ve bedenimizi koruyalım. Çocuklarımızın,
bebeklerimizin eline cep telefonu vermeyelim.
10- Biraz daha fazla gülümseyelim ve hatta bunun için
kendimizi zorlayalım.
11- Çocuklarımızın ne kadar hareket ettiğini, zihnini
ve midesini neyle doldurduğunu sınav notları kadar
önemseyelim.
12- Şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kolesterol gibi
risk faktörleriniz varsa kardiyoloji uzmanına başvurup
düzgün bir değerlendirmeyle görüşünü alalım. Bu anlamda
her zaman benimle de irtibata geçebilirsiniz.
Paylaş