Paylaş
Saydamlık kaybının (opaklaşma) ve korneanın normal şeklinin bozulmasının
- gözün diğer kısımları sağlam olsa bile- görme kaybına yol açacağını vurgulayan Prof. Başer, “Yaygın olarak göz nakli diye bilinen kornea tabakasının nakli (keratoplasti) ile korneada sorunlara bağlı görme kaybı yaşayanlarda görme yeniden kazandırabilir” şeklinde konuştu.
DOKU UYUMU ARANMIYOR
Korneada farklı nedenlerle saydamlık kaybı ve şekil bozuklukları görülebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Esin Başer, kornea naklinin de bugün tüm dünyada en sık uygulanan yöntem olduğunu kaydederek, bunun nedenini, ‘Korneanın damarsız bir doku ve diğer organ-doku nakillerine göre ret riskinin çok daha düşük olması’ olarak açıklayarak, alıcı kişi ile verici arasında doku uyumu şartının aranmamasının da önemli olduğunu belirtti.
GÖZÜN TÜMÜ ALINMIYOR
Kornea dokusunun çeşitli nedenlerle yaşamını yitiren, ancak korneası sağlıklı olan kişilerden alındığını ve nakil yapılacak kişiye vericiden herhangi bir hastalık geçmemesi için vericinin kanında
bulaşıcı hastalıklar (hepatit, HIV gibi) olup olmadığı konusunda tarama yapıldığını vurgulayan Prof. Esin Başer, şunları söyledi; “Kornea dokusu, belirli merkezlerdeki göz bankalarından sağlanır. Gelişen teknoloji sayesinde vefat eden kişiden sadece kornea dokusu alınıyor, gözün tümünün alınması gerekmiyor. İdeal olarak ölümden sonraki ilk 6 saat içinde alınan kornea dokusu, özel saklama solüsyonları içine konuluyor ve göz bankası yetkililerince mikrobiyolojik inceleme, hücre sayımı gibi bazı muayenelere tabi tutuluyor. Bu muayeneler sonucunda nakle uygun bulunan kornea dokusu Ulusal Organ ve Doku Nakli Sistemi’nde kayıtlı olup sırada beklemekte olan en uygun hastaya nakledilmek üzere nakil merkezine ulaştırılıyor ve doku en geç bir hafta içinde alıcıya naklediliyor.”
Paylaş