İZMİR Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi Kardiyoloji Kliniği’nden Dr. Selim Ünal, hipertansiyon uyarısı yaptı, "Hipertansiyon beyin kanaması, felç, kalp yetersizliği, kalp krizi, böbrek yetersizliği ve görme kaybı gibi hastalıklara neden olabilir" dedi.
Kalbin kanı pompalarken damar duvarında oluşturduğu basıncın tansiyon olduğunu belirterek, bu basıncın istenilen değerlerin üzerinde olmasına "Hipertansiyon" denildiğini kaydeden Dr. Ünal, "Kan basıncı sistolik (halk arasında büyük tansiyon) ve diyastolik (küçük tansiyon) olarak iki farklı değerden oluşur. Normal kan basıncı değerleri sırasıyla büyük tansiyon için en çok 140 mmHg, küçük tansiyon için 80 mmHg olmalıdır" dedi. Hipertansiyonun beyin kanaması, felç, kalp yetersizliği, kalp krizi, böbrek yetersizliği ve görme kaybı gibi hastalıklara neden olduğunun altını çizen Dr. Ünal, kan basıncı değerleri normal sınırlarda tutulan kişilerde bu hastalıkların oluşmasının önlenebildiğini anlattı. Ünal, şöyle devam etti;
Tedavi ömür boyu sürüyor
"Kan basıncı ölçümüne özen gösterilmesi, hastaların ölçümden önce en az 5 dakika dinlenmesi gerekmektedir. Son yarım saat içinde kahve, kola gibi kafeinli içecekler veya sigara içilmemeli. Hipertansiyon tedavi edilebilir bir hastalıktır, ancak tedavisi ömür boyudur. Tedavide kullanılan ilaçlarla kan basıncı normal sınırlara düşer, tedavi kesilirse yine yükselecektir. Tedaviye ara verilmemeli ve haftada en az iki kere tansiyon ölçülerek ilaçların yeterli olup olmadığı takip edilmelidir. Bazı hastalarda tansiyon için alınan ilaç sayısı ve dozu yetersiz gelebilir, bu durumda yeni ilaç eklenmesi veya ilaçların dozunun artırılması gerekebilir. Her tansiyon hastası diyetine çok özen göstermeli, tuz miktarının azaltılması, yağlı yiyeceklerden kaçınılması, meyve ve sebze tüketimi artırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, yüksek tansiyon hastalarında ne kadar ilaç kullanılırsa kullanılsın diyete özen gösterilmezse kan basıncını düşürmek mümkün olmamaktadır" dedi.
Ağır yemek trafik kazası yaptırıyor
AVRUPA Acil Tıp Birliği Başkanvekili Uzm. Dr. Ülkümen Rodoplu, trafiğe çıkmadan önce ağır, yağlı, hamurlu, şekerli gıdalardan uzak durulması için uyarıda bulundu. Dr. Rodoplu, geçtiğimiz on yılın istatistiklerine göz atıldığında trafik kazalarında yaşamını yitirenlerin sayısının endişe verici olduğunu belirterek, "Ağır, yağlı, hamurlu, şekerli gıdalardan uzak durun. Ağır yemekten hemen sonra direksiyon başına geçtiğinizde, konsantrasyonunuz azalır. Ağırlık çöker. Uyuklayabilirsiniz. Tepki süreniz uzar. Direksiyon başında uyuklamaya başladığınızı hissettiğinizde uygun bir yerde durup dinlenin" dedi. Rodoplu, direksiyon başında dikkati dağıtacak her şeyden kaçınılması gerektiğinin altını çizerek, "Sigara içmeyin, cep telefonuna yanıt vermeyin. Mesaj okumayın, mesaj atmayın. Kaset ve CD çalar ile uğraşmayın. Türkiye’de ölümlü kazaların yüzde 97’si sürücü hatasından kaynaklanıyor. Siz, dikkatli araç kullansanız bile karşınızdaki veya önünüzdekinin her an hata yapabileceğini düşünün. Bundan korunmanın en iyi yolu da sürat yapmamaktır" diye konuştu.
Çivicilerin ikinci buluşması
İKİNCİ İntramedüler Çivileme Kursu Çeşme Sheraton’da yapıldı. Kurs Başkanı Ege Üniversitesi Ortopedi Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Aktuğlu, kursa 17’si yabancı 53 eğitimci ve Türkiye’nin çeşitli hastanelerinden 150 kişinin katıldığını söyledi. Açılışını Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın yaptığı kursta, yabancı doktorlar konuşmacı olarak bilgilerini aktardı. Prof. Dr. Aktuğlu, "Avrupa Travma Derneği Başkanı Pol Maria Rommens de kursumuza geldi. Dört gün boyunca 12 salonda 24 ayrı ameliyat yapıldı. 13 saat teorik, 20 saat uygulamalı eğitim verildi. 21 farklı çivi modeli ve bol kemik modelleri gösterildi. Tüm uzun kemik kırıklarında ön kol, bacak ameliyatlarında kullanılan çivileme yöntemleri anlatıldı. Titanyumdan oluşan çivi modelleri kemiğe en yakın metal olarak kabul edildi" dedi.
Safra kesesi ameliyatında SİLS
EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Sinan Ersin, dünyada henüz bir yıllık geçmişi olan SİLS tekniğini, safra kesesi ameliyatlarında hastalarına başarıyla uygulamaya başladı. Tek kesiden laparoskopik cerrahi (SİLS) tekniğiyle hastaların ameliyatın ardından hemen günlük yaşamına dönebildiğini dile getiren Prof. Ersin, "Bu sistem bildiğimiz laparoskopik cerrahi yöntemi. Farkı ise 3 ya da 4 delikten değil, sadece göbek deliğinden girerek uygulanması. Bu teknikle hasta hem daha az ağrı duyuyor, hem ertesi gün taburcu olabiliyor" dedi. Yalnızca ABD, İngiltere ve Fransa’da uygulanan bu tekniğin eğitimi için Türkiye’den davet edilen tek cerrah olarak Paris’te bulunan Ersin, "Farklı ülkelerden 30 meslektaşımla birlikte bir süre yurt dışında bu tekniğin eğitimini aldım. Bu yöntemin dünya genelinde uygulanması ve yaygınlaşması için eğitime büyük önem veriliyor. Göbek deliğinden küçük bir kesi alınarak 3 laparoskobi cihazı bu delikten sokuluyor. Bu tekniğin diğer bir avantajı da estetik açıdan duyulan kaygıları ortadan kaldırması" şeklinde konuştu.