Paylaş
Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarda güneş ışınlarının yararlarından faydalanma ve zararlarından korunma yollarıyla ilişkili olarak bazı toplumsal çelişkiler ve yanlış inanışlar var. Güneş ışınları öncelikle D vitamini yapımı yoluyla bağışıklığı artırarak enfeksiyonlara ve çok sayıda kronik sistemik hastalıklara yatkınlığı azaltıyor. Metabolizma hızını artıran D vitamini, insulin direnci, şeker hastalığı, karaciğer yağlanması ve obeziteye karşı koruyucu. Kemiklerin daha uzun ve güçlü olmasını sağlayarak bebek ve çocukların gelişimine katkıda bulunuyor. Doğal gün ışığına düzenli olarak maruz kalmak melatonin hormonu aracılığıyla uyku-uyanıklık döngüsünü korumaya ve daha iyi bir gece uykusu için günlük ritimlerin düzenlenmesinde rol oynuyor.
KANSERDE BİLE ETKİLİ
Ayrıca; doğal stresi ve mevsimsel duygu bozukluğunu azaltmaya yardımcı olurken, hafif depresyonla baş etmek için vücuttaki serotonin hormonunun düzeyini artırabilir. Güneşe maruziyet vücuttaki miktarı yükselen D vitamini ve nitrikoksitler aracılığıyla kan dolaşımını artırarak kan basıncını ve kolesterol düzeylerini düşürerek kalp sağlığını geliştirir, inme riskini azaltır. Yine son yıllardaki araştırmalarda güneş ışığı sayesinde vücudumuzda sentezlediğimiz D vitamininin başta kolon kanseri olmak üzere, böbrek ve göğüs kanseri gibi belirli kanserlerin oluşumunu önlediği gösterilmiş, hatta diğer kanser tedavileriyle birlikte verilen D vitamini takviyesinin kanser seyrini olumlu şekilde değiştirdiği gözlenmiştir. Ek olarak D vitaminin yaşlılarda körlüğün en yaygın nedeni olan yaşa bağlı sarı nokta oluşumunu önleyebildiği bildirilmiştir.
KONTROLSÜZ GÜNEŞLENME
Güneş ışınlarının bu faydalarının yanında zararları da var. Ülkemiz güneş ışığı açısından son derece zengin. Bu nedenle güneş ışınlarının hem kısa, hem de uzun dönemde zararlı etkilerinin farkında olup bunlardan kaçınmak gerekir. ‘Sağlıklı bronzlaşma’ diye bir kavram yoktur ve bronzlaşmak güneş yanıklarına karşı koruyucu değildir. Kısa süreli ciddi güneş yanıkları ve uzun süreli kontrolsüz ve korumasız güneş maruziyeti foto yaşlanma ve deri kanseri gelişimine katkıda bulunmaktadır. Dış kökenli deri yaşlanmasının yüzde 90’ından fazlası uzun süreli güneş hasarına bağlı oluştuğu için, doğal sürecin dışında gözlenen yaşlılık belirtilerine ‘foto yaşlanma’denilmektedir. UV’nin fazlası hücrede hasara yol açan kimyasal reaksiyonları başlatarak DNA mutasyonlarına ve sonuçta bazal hücreli kanser, yassı hücreli kanser ve melanom gibi deri kanserlerinin oluşumuna neden olur.
DAHA ÇOK D VİTAMİNİ DEĞİL
Yeteri kadar güneş görmeyen bireyler dışında, 50 yaş üzerindeki, deri rengi koyu ve şişman olanlar, ayrıca sadece anne sütüyle beslenen bebekler, besinlerle yetersiz D vitamini alanlar, böbrek yetmezliği, siroz, çölyak ve incebağırsak hastalıkları, pankreas yetersizliği ve yağ emilim bozukluğu gibi rahatsızlıkları olanlar D vitamini eksikliği açısından risk altındadır. Bu nedenle daha fazla güneşin daha çok D vitamini üretimi anlamına gelmediği unutulmamalıdır. Zararlı güneş ışınlarından korunma her zaman esas olmalı ve güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde 5-15 dakika dışında güneşe çıkılmamalıdır. D vitamini yapımını artırmaya yönelik güneşten yararlanmak için mayıs-ekim ayları arasında haftada 2-3 kez saat 10.00-15.00 arasında olmak üzere açık tenlilerin 5-20 dakika, koyu tenlilerin ise 15-30 dakika süre boyunca sadece yüz, kollar ve bacakların açık ve güneş koruyucusu kullanmamış olarak güneşlenmesi önerilmektedir. Çalışmaların çoğunda güneş koruyucusunu düzenli kullanmanın D vitamini düzeylerini etkilemediği gösterilmiştir. D vitamini üretimini azalttığını belirten birkaç çalışmada ise bu oranlar kemik metabolizmasını etkileyecek düzeyde bulunmamıştır. Yine de 1 yaş altı bebeklerde ve 70 yaş üstü yaşlı bireylerde D vitamininin dışarıdan desteklenmesi gerekmektedir.
Paylaş