Paylaş
Bel ağrısı sadece bir yakınmadır. Çok değişik nedenlerle gelişebilir. Erişkinlerin yüzde 85’i hayatlarında en az bir kez bel ağrısı atağı geçirirler. Ayrıca her 4 kişiden birinin doktora gitmeyi gerektirecek kadar ağrısı bulunmaktadır. Nedeni genellikle iyi bir sorgulama, hastayı dinlemekle anlaşılabilir. Yardımcı incelemelerin tanıda rolü çok değildir. Yani her beli ağrıyana film çekmek gereksizdir. Ayrıca hiç yakınması olmayan kişilerin MR filmlerinde radyologlar tarafından “bel fıtığı” olarak rapor edilebilecek bulgular yüzde 25 oranında görülür.
Bu konuda Beyin Cerrahı Prof. Dr. Mehmet Zileli, özetle şu bilgileri aktarıyor;
ARALARINDAKİ FARK
“Bel ağrısının kaynağı zayıflamış bel kasları, omurlar arasındaki disklerin yıpranması/aşınması, omurların arkasındaki küçük eklemlerin bozulması olabilir. Bazen bunlardan birden fazlası ağrının kaynağı olur.
Bel ağrılı hastalar genellikle ‘mekanik bel ağrısı’ dediğimiz bir tanı alırlar. Mekanik bel ağrısının nedenleri arasında bedensel işler yapmamak (büro işi yapanlar, öğretmenler, sağlık çalışanları, ev kadınları), egzersiz yapmamak, bel ve karın kaslarının zayıflaması, kilo almak, kötü postürlerde (öne eğilerek) çalışmak sayılabilir.
Bel fıtığı ise omurlar arasında yer alan disk dediğimiz kıkırdak yapının yer değiştirmesi ve bacağa giden bir siniri sıkıştırmasıdır. Bel fıtığında bel ağrısına ilaveten bacak ağrısı da olur. Genellikle ‘mekanik bel ağrısı’ olan kişilerde gelişir. Bir ani hareket, yoğun çalışma, kötü postürde yük kaldırma bel fıtığını başlatabilir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Bu iki durumun tedavileri konusundaki görüşleri de özetleyecek olursak:
Bel ağrısı kronikleşmedikçe tıbbi tedavi gerekmez. Önemli olan ağrıya neden olan alışkanlıkların giderilmesidir. Bunlar arasında kilo vermek, öne eğilerek işler yapmamak, otururken dik pozisyonda oturmak, bel ve karın kaslarını güçlendirici egzersizler yapmak, sigarayı bırakmak önerilir.
Akut bel ağrısı atakları sırasında 3-5 gün istirahat etmek, ağrı kesiciler kullanmak yeterli olur. Ancak bel ağrısı kronikleşirse, ya da kişinin günlük yaşamını bozacak düzeye gelirse fizik tedavi, ilaç tedavisi, bele yapılan enjeksiyonlar ve seyrek olarak cerrahi girişimler uygulanabilir.
Bel fıtığı tedavisi ise biraz daha farklıdır. Eğer bacak ağrısı çok şiddetli değilse ve ciddi bir güçsüzlük (örneğin düşük ayak) yaratmadıysa 1 hafta kadar istirahat, ağrı kesiciler almak yeterli olabilir. Bel fıtığına yol açan disk parçası genellikle 3-4 hafta içinde küçülür ve bacak ağrısı geçer. Yani bel fıtığı kendiliğinden iyileşebilen bir hastalıktır. Ancak 3-4 hafta içinde iyileşmediyse ve kişinin iş ve sosyal yaşamını olumsuz şekilde etkiliyorsa fizik tedavi ve cerrahi tedavi uygulanabilir. Günümüzde bu cerrahiler küçük kesilerle, mikroskop veya endoskopi ile yapılabilmekte ve hastalar kısa sürede normal yaşama dönmektedir. Eğer hastanın ağrısı çok şiddetli ise ve ayakta ciddi güçsüzlük varsa bu hastalara daha ivedilikle ameliyat yapmak gerekir.
Son yıllarda MR filmlerinin kolay çekiliyor olması ve her bel ağrısı olan hastanın kendisine film çekilmesini istemesi ile gereksiz filmler çekilmekte ve bazen sessiz duran, hiç yakınmaya yol açmayan hastalık tanıları almaktadır. “Filmleri değil hastayı tedavi edin / ameliyat edin” cümlesi bel fıtığı ve bel ağrısı için çok geçerli bir cümledir. Ağrısı tamamen geçen bir hastanın bel fıtığına ameliyat yapmak gerekmez. Hastaların da bu bilinçle filmlerini E postalarla göndererek nasıl bir tedavi yapılmalı sorularını sormaması gerekir.”
AĞRI TEDAVİSİ
* Bel ağrısı kronikleşmedikçe tıbbi tedavi gerekmez. Önemli olan ağrıya neden olan alışkanlıkların giderilmesidir.
* Kilo vermek, öne eğilerek işler yapmamak, otururken dik pozisyonda oturmak, bel ve karın kaslarını güçlendirici egzersizler yapmak, sigarayı bırakmak önerilir.
* Akut bel ağrısı atakları sırasında 3-5 gün istirahat etmek, ağrı kesiciler kullanmak yeterli olur.
* Kronikleşir ya da kişinin günlük yaşamını bozacak düzeye gelirse fizik tedavi, ilaç tedavisi, bele yapılan enjeksiyonlar ve seyrek olarak cerrahi girişimler uygulanabilir.
FITIK TEDAVİSİ
* Eğer bacak ağrısı çok şiddetli değilse ve ciddi bir güçsüzlük (örneğin düşük ayak) yaratmadıysa 1 hafta kadar istirahat, ağrı kesiciler almak yeterli olabilir.
* Bel fıtığına yol açan disk parçası genellikle 3-4 hafta içinde küçülür ve bacak ağrısı geçer. Yani bel fıtığı kendiliğinden iyileşebilen bir hastalıktır.
* Ancak 3-4 hafta içinde iyileşmeyip, kişinin iş ve sosyal yaşamını olumsuz etkiliyorsa fizik tedavi ve cerrahi tedavi uygulanabilir.
* Günümüzde bu cerrahiler küçük kesilerle, mikroskop veya endoskopi ile yapılabilmekte ve hastalar kısa sürede normal yaşama dönmektedir.
* Eğer hastanın ağrısı çok şiddetli ise ve ayakta ciddi güçsüzlük varsa bu hastalara daha ivedilikle ameliyat yapmak gerekir.
HASTALARA UYARI
Son yıllarda MR filmlerinin kolay çekiliyor olması ve her bel ağrısı olan hastanın kendisine film çekilmesini istemesi ile gereksiz filmler çekilmekte ve bazen sessiz duran, hiç yakınmaya yol açmayan hastalık tanıları almaktadır. “Filmleri değil hastayı tedavi edin / ameliyat edin” cümlesi bel fıtığı ve bel ağrısı için çok geçerli bir cümledir. Ağrısı tamamen geçen bir hastanın bel fıtığına ameliyat yapmak gerekmez. Hastaların da bu bilinçle filmlerini e-postalarla göndererek nasıl bir tedavi yapılmalı sorularını sormaması gerekir.
Suyun şakası olmaz
HERKES İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, yaz aylarında artan suda boğulma olaylarıyla ilgili uyarılarda bulundu. Boğulan bir kişiye müdahalenin su içinde başlaması gerektiğini söyleyen Rodoplu, “Suyun şakası olmaz” dedi.
Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de yüzme bilenlerin az olduğuna dikkat çeken Rodoplu, yaz sıcaklarıyla hareketlenen sahillerde cankurtaran olmamasının boğulmaya neden olduğunu belirterek, “Yüzme eğitimi çocuk yaşlarda alınmalı. Anne ve babalar çocuklarına mutlaka bir uzmandan ders aldırmalı. Boğulan kişinin önce ellerinde ve yüz kısmında morarma başlar. Ağızdan ve burundan köpük gelir. Tam boğulma olduysa, göğüs hareketleri yoktur. Alkol aldıktan sonra suya girilmemeli. Tok karnına ya da yorgun olarak suya girmek, suda boğulma riskini artırır” dedi.
NE YAPILMALI
* Kurtarmaya giden kişi gerekli eğitimleri almadıysa boğulan kişi onu da suyun içine çekebilir, o nedenle azami dikkat şart.
* Öncelikle bir ip, ya da dal parçasıyla boğulan kişiye ulaşılmalı.
* Sol elimizin baş ve işaret parmağını kullanarak, boğulan kişinin burnunu kapatırız.
* Ardından ağızdan ağıza tam iki kez nefes veririz. Bu, hayat öpücüğüdür ve yardım gelene kadar zaman kazanmamıza yarar.
* Beyin oksijensizliğe en fazla beş dakika dayanabilir. Eğer boğulan kişinin ağız bölgesinde yaralar varsa, suni teneffüsü yapan kişi, araya mendil ya da peçete koyabilir.
* Boğulma olayı görüldüğü anda ilk yapılması gereken, hemen 112’yi aramak olmalı.
Paylaş