Yaşlılıkta görülen hastalık üzerine yapılan çalışmalar son aşamaya gelmiş durumda.
YAŞLI insanlar arasında en yaygın görülen hastalığın alzheimer olduğunu belirten Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Kumral, sorunun çözümünde başlangıç bulgularının önemine dikkat çekti. 65 yaş üstü insanların yüzde 5’inin, 80 yaş üstü insanların ise yüzde 20’sinde bu hastalığa rastlandığını söyleyen Prof. Dr. Emre Kumral, "Türkiye’de 250 bin alzeheimerlı hasta var. Nufusun giderek yaşlanmasıyla bu sayının artacağı kesindir. Hastalığa karşı mücadelede yerel yönetimlerden, en üst merciye kadar herkese sorumluluk düşüyor. Belediyelerin sosyal projeler üretmesi ve yaşlılar için kaliteli yaşam alanları yaratması hayati önemdedir" şeklinde konuştu.
Mutlak tedavi henüz yok
Prof. Dr. Emre Kumral, hastalık ile ilgili olarak ABD’nin Chigago Kenti’nde yapılan alzheimer toplantısına katıldığını da sözlerine ekledi. Kumral sözlerini şöyle sürdürdü: "Alzheimer konusunda en güncel yenilik beyinde oluşan plakların yok edilmesi ile ilgili yapılan aşı çalışmaları. Bu sayede beyindeki sinir hücrelerinin yapısının bozulup yumak haline gelmesinin önlenebileceği sanılıyor. Henüz mutlak bir tedavi olmamakla birlikte aşı çalışmaları sürüyor. Aşının piyasaya 2012 ya da 2015’de çıkması bekleniyor."
İzmir de kene var ama KKKA yok
TÜRKİYE Acil Tıp Derneği Başkanı Dr. Rıdvan Atilla, İzmir’de kenelerin bulunduğunu ancak Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına rastlanmadığını belirtti. KKKA’-nın, keneler tarafından taşınan Nairovirüs isimli bir virüsten kaynaklandığını belirten Dr. Atilla, "Keneler, otlaklar, çalılıklar ve kırsal alanlarda yaşayan küçük oval şekilli 6-8 bacaklı, uçamayan, sıçrayamayan hayvanlardır. Hyalomma türü keneler en etkin ve yaygın olmakla birlikte, 30 başka kene türü daha KKKA virüsünü bulaştırabilir. İzmir’de kene ısırması ile ilgili kanıtlanmış yerel bir vaka yoktur. Hastalık tanısı konan ve tedavisi başlanan bir kaç vakanın da il dışından sevk ile geldiği bilinmektedir" dedi.
Kesin bir tedavisi yok
Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, KKKA enfeksiyonlarında ölüm oranları hala yüksek. Hastaya elektrolit tedavisi, oksijen desteği, kanamalara ve ikincil enfeksiyonlara yönelik destek tedavileri yapılmalıdır. Henüz bir aşı mevcut değildir. Hastalığı geçirenlerin ömür boyu bağışıklık kazanabileceği bilinmektedir. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinin kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Bu nedenle korunma tedaviden çok daha önemlidir.
KKKA nedir
Hastalığa ilk kez 1944 yılında Batı Kırım’da rastlandı. Bu hastalığın Orta Asya’da daha önceleri, "Kara Humma" denilen hastalıkla aynı olduğu tespit edildi. Bir başka adı ise Orta-Asya Kanamalı Hummasıdır. 2002 yılında Tokat’ta ortaya çıkan salgın sırasında hastalık Türkiye’de ilk kez tanımlandı. Bundan sonra çeşitli illerde 2002-2007 arasında toplam 1820 vakada 92 ölüm gerçekleşti. Kene tarafından ısırılma ile virüsün alınmasını takiben kuluçka süresi genellikle 1-3 gündür; bu süre en fazla 9 gün olabilmektedir. Isırılan kişide iki hafta süreyle ateş, yoğun halsizlik, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtiler olabilir. Daha sonra yüz ve göğüste kırmızı döküntüler, gözlerde kızarıklık, gövde, kol ve bacaklarda morluklar, burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan görülür. Ölüm ise karaciğer, böbrek ve akciğer yetmezlikleri nedeni ile olmaktadır.
Ortodontik tedavide başarı erken müdahalede
EGE Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Uzmanı Prof. Dr. Erdal Işıksal, ağız-diş-çene sisteminde oluşmuş bozuklukların giderilmesi için uygulanan ortodonti tedavisinin başarısında, erken yaşlarda müdahalenin önemine dikkat çekti. Özellikle çeneleri ilgilendiren ortodontik anomalilere erken müdahalenin başarı şansını artırdığını kaydeden Prof. Dr. Erdal Işıksal, "Bu nedenle ailelerin bilinçli davranması çok önemli. Çocukların 4 yaşından itibaren ortodonti kontrollerinin yaptırılması için anne-babalar büyük sorumluluk düşüyor" dedi.
Sabır ister
Ortodontik tedavinin hasta ve ailesi açısından fedakarlık ve sabır gerektiren bir süreç olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Erdal Işıksal sözlerini şöyle sürdürdü; "Çünkü diş ve çevre dokuların sağlık ve canlılığının korunması uzun zaman alır. Tüm daimi dişleri mevcut olan bir hastada en kısa ortodontik tedavi 1.5 yıldır. Bundan daha kısa sürede dişlerin düzeltilmesi mümkün değildir. 1 haftada ya da 1 ayda dişlerin düzetilmesi şeklinde bahsedilen yöntemlerde, hastanın ağzındaki bozulmuş bölge üzerine protez yapılır. Ancak bu restorasyon dişler kesilerek ve üzerlerinden madde kaybı yapılarak sağlanmaktadır. Karşıdan bakıldığında görünüş estetik olmakla beraber dişlerin canlılığı zaman içinde azalabilmekte, dişlerin ömrü kısalabilmektedir.