Paylaş
Ülkemizde ağrı nedeniyle çeşitli yollara başvurarak derdine çare arayan, fakat yeterli tedavi olanaklarına kavuşamayan geniş bir hasta nüfusu var. Ağrı çeşitlerini, ağrı bilimi anlamına gelen algoloji branşı inceliyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı ve Anestezi ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr Meltem Uyar, kronik ağrı tedavisi hakkında bilmeniz gerekenleri anlattı:
ÜÇ AY DEVAM EDİYORSA
“İnsanlık tarihi kadar eski olan ağrı kavramının günümüzdeki en geçerli tanımını Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği (International Association for the Study of Pain= IASP) yapmıştır. IASP’nin tanımına göre ağrı; var olan veya olası doku hasarına eşlik eden veya bu hasar ile tanımlanabilen, hoşa gitmeyen duysal ve emosyonel deneyim olarak tanımlanmıştır. Minimum 3 ay devam eden ağrılar kronik ağrı olarak kabul edilmektedir.Ağrı, objektif, subjektif, duyusal ve psikojenik komponentler içermektedir ve bu nedenle ağrıya verilen yanıt kişiden kişiye değişmekte, hatta aynı kişide bile farklı olabilmektedir. Ağrı nedeniyle bireylerin günlük aktiviteleri kısıtlandığı gibi kronik ağrı çeken insanlarda psikososyal ve davranışsal bozukluklar gelişmekte ve bu insanlar hayata küsebilmektedir. Bu açılardan bakıldığında toplumsal bir sorun olan ağrı, sosyal ve ekonomik bir sorun olarak da kabul edilmelidir
Ağrı rahatsız edici ve hoşa gitmeyen duygu olarak tanımlanır.Yapılan birçok çalışmada insanların en sık doktora gitme nedeni olarak tespit edilmiştir.
YAŞAM KALİTESİNİ ETKİLİYOR
Ağrı görülme sıklığı çok fazla olan ve etkilediği insanların yaşam kalitesini ciddi oranda etkileyen klinik bir durumdur. Bu yüzden etkin tıbbın tüm alanları ağrıyı oluşturan akut nedenleri çok hızlı ve başarılı bir şekilde tedavi etmelidir. İnsanların ortalama yaşam süreleri uzamakta ve yaşla beraber ağrı şikayeti ile yapılan hastane başvuruları da artmaktadır. Romatolojik hastalıkların, kronik bel ve boyun ağrılarının klinik seyrinde sıklıkla kas-iskelet sistemine lokalize ağrılar ortaya çıkmaktadır. Yeterli ve etkin ağrı tedavisi yapılmayan ya da bu tedavilere yanıtı yetersiz olan ağrılar kronikleşerek hastalarda fonksiyonel yetersizlik ve yaşam kalitesinde azalmaya yol açmaktadır. Kronik ağrıların tedavisi altta yatan hastalığın nedenine göre değişmekle birlikte başlıca fizik tedavi, ilaç tedavileri , girişimsel ağrı tedavileri ve cerrahi seçenekleri kapsamaktadır. Kronik ağrılarda girişimsel ağrı tedavileri, ilaç tedavisi ve fizik tedavi gibi non-invaziv olan diğer tedavi seçeneklerinin yetersiz kaldığı durumlarda kullanılmaktadır. Ağrı şikayetleri bulunan, daha önce bir çok branş hekim tarafından muayene olmuş, ancak ağrılarında herhangi bir azalma ya da tam iyileşme sağlayamamış herkes bir Ağrı Merkezi’ne ya da hastanelerin Algoloji polikliniklerine başvurabilirler.
AMAÇ HASTAYI RAHATLATMAK
Algoloji’de her yaş ve cinsiyetteki kronik ağrılı hastalar ağrı etyolojisi açısından değerlendirilir, diğer disiplinlerin ilgi alanına girdiği takdirde bu dallarla birlikte gerekli multidisipliner/interdisipliner yaklaşım sağlanır. Ayaktan ya da yatan hastaların tanı ve tedavi planlarını düzenlenir. Sürekli veya iyi kontrol edilemeyen kronik ağrı durumlarında algoloji konsültasyonu ve üst merkezlere hastanın sevk edilmesi önemlidir. Günümüzde hepimizin amacı kronik ağrının sebep olduğu yükleri hastalarımızın üzerinden alıp, yaşamı daha kaliteli hale getirmektir.
Unutmayalım ki, nedeni ne olursa olsun etkin ağrı tedavisi her hastanın en doğal hakkıdır. Hasta hakları statüsü 11. maddeye göre gereksiz ağrı,acı ve sıkıntıdan sakınma hakkı vardır. Her birey hastalığının her aşamasında, mümkün olduğu ölçüde acı ve sıkıntıdan korunma hakkına sahiptir. Tüm dünyada ve ülkemizde sağlık Hizmetleri, bu amaçla hastanın tedavisinin kolay ve rahat geçmesi için gerekli tedbirleri almalıdır.
Bireyin yaşam kalitesi üzerine bir çok olumsuz etkilerinin olmasının yanısıra, ağrının tedavisi de zor olduğu için Hipokrat “divinum est opus sedare dolarem – Ağrı dindirmek Tanrı sanatıdır’ demiştir.”
Paylaş