BUGÜN 14 Mart 2009. İlki 1919 yılında işgal altındaki İstanbul'da kutlanan Tıp Bayramı, Türkiye'de tıp alanından çalışanların hizmet sorunlarının tartışıldığı, bilime katkılarının ödüllendirildiği bir anma ve kutlama günüdür.
1976'dan beri sadece 14 Mart günü değil, hafta boyunca kutlama yapılmaktadır. Ancak, sağlıkta her yıl sürekli yaşanan sıkıntı ve sorunlar hekimleri yorarken, bu yıl mecburi ve devlet hizmeti sorunuyla kutlama yapılacak.
İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Suat Kaptaner, 14 Mart Tıp Haftası'nın hekimlerin sorunlarını gündeme getirip, kamuoyunun dikkatini çekmek için etkinliklerin yapıldığı bir dönem olduğunu vurguladı.
Hekimler sorunlarının yanında toplumun sağlık alanında yaşadığı sıkıntıları gündeme getirip, çözüm için çalıştıklarını belirten Dr. Kaptaner, "Sorunlar çoktur ve artmaktadır. Bu sağlık politikaları devam ettikçe hafta da yetmeyecek. Zaten hekimlik ve sağlık ortamıyla ilgili sorunlar aslında yıl boyu kamuoyunun gündeminden düşmemektedir. Sağlık günü birlik politikalardan karmaşa yaşamaktadır" dedi.
Sağlıkta eşitliği savunduk
Dr. Suat Kaptaner, hekimler ve sağlık sektörünün sıkıntıları hakkında şunları söyledi:
"Sağlık Bakanlığı ve YÖK'ün izlediği politikalar, bir günlük yeni mezun hekimlerimizle, tıp fakültesindeki en üst düzeydeki profesör öğretim üyesini yaşanan sorunların ağırlığı bakımından adeta eşitlemiştir. Bizler, Tabip Odası olarak yıllarca sağlıkta eşitliği savunduk. Tek eşitlik, bütün hekimleri ayırt etmeksizin sorunlarla karşı karşıya bırakmakta oldu. Bugün yeni mezun hekim de tıp fakültesi öğretim üyesi de temel ücretlerinin geliştirilmesi, çalışma koşullarının düzeltilmesi, hekimlerin geleceğe ilişkin güvensizlikten kurtarılması, toplumun sağlık hakkının devlet güvencesinde korunması konusunda aynı saftadır. Hekimlerin daha iyi koşullara kavuşmasının en önemli güvencesinin bu dayanışmanın ve birliğin gelişmesiyle sağlanabilinir. Daha güzel günlerde 14 Mart Tıp Haftası dileğiyle bütün meslektaşlarımın bayramını kutluyorum."
Tansiyonunu düşük tut, böbreğini koru
TÜRK Nefroloji Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Başçı, bu yıl "Dünya Böbrek Günü" etkinlikleri kapsamında "Tansiyonu düşük tut, böbreğini koru" sloganının kabul edildiğini açıkladı. "Böbrek hastalıkları tansiyon yüksekliği yaptığı gibi tansiyon yüksekliği de böbrek hastalığı yapmaktadır" diyen Prof. Dr. Başçı şunları söyledi:
"Böbrekler inanılmaz organdır. Vücutta çok önemli işlevlerini yitirdiği durumda, son ana kadar bir belirti vermeyebilir. Hastaların çoğu durumlarını diyalize girmek zorunda kaldıkları gün öğrenmiştir. Türkiye’de 4 milyon kronik böbrek yetmezi var. 50 bin kişi diyaliz veya böbrek nakli ile yaşamını sürdürüyor. Diyaliz giderleri 2 milyar TL ile kamu sağlık harcamalarının büyük bir dilimini kapsıyor. Bu hastalık toplumsal bir nitelik kazanmaktadır. Böbrek yetersizliğinin artışının en önemli nedeni de artan hipertansiyon ve diyabet hastalığıdır. Böbreklerin en önemli işlevlerinden biri vücuttaki tuzu tutarak veya atarak, damarları daraltıcı hormonlar salgılayarak kan basıncını ayarlamaktır. Ölümcül bir hastalık olan hipertansiyondan korunmak için gençlerin aşırı tuz yeme alışkanlığından kurtulması gerekir. Ayrıca hipertansiyondan koruma böbrekleri de korumak anlamına gelmektedir."
Diş hekimleri eski yasalardan dertli
TÜRK Prostodonti ve İmplantoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Atilla User, 1929 yılında yapılan diş yasalarından dertli. Hekimlerin bu yasalara göre görev ve yetkilerinin hala belli olmadığını söyleyen Prof. Dr. User, "Bu yasaların acilen günümüz şartlarına uydurulması gerekir" dedi.
Esas 1929 yılında çıkmış olan Tababet Şuhabet Kanununda sınırların belli olmadığını belirten Prof. Dr. User, "Bu kadar hükümetler geldi geçti kimse birşey yapmadı. Önce 1929 yılındaki kanunun düzeltilmesi lazım. Bugünkü dünyada bu uygulanamaz. Diş hekiminin görev ve yetkileri açık açık belirtilmesi gerekir. Bunlar yok. Biz yasa yapıcıların acilen toplanıp, hizmet üretimini aksatan bu yasayı, değişmesini istiyoruz" dedi.
Öğrenciler umutsuz
Diş hekimlerinin uzmanlık belgelerini alamadıklarından da dert yanan Dernek Başkanı Prof. Dr. Atilla User şunları söyledi: "Dünyada asgari üç yıl mezuniyet sonrası protezle ilgili çalışan kişilere, Avrupa ülkelerinde ve ABD'de protez uzmanlığı belgesi veriliyor. Bizim yetiştirdiğimiz öğrenciler 6 yılda mezun oluyor. Doktora kolay bir iş değil, emek yok olup gidiyor. Çünkü Sağlık Bakanlığı'na işe başladıklarında kıdemin haricinde hiçbir şey alamıyorlar. İdari görev alamayıp, klinik şefi olamıyorlar ve buna benzer pok çok zorluklar yaşıyorlar. Sonuçlar öğrencileri umutsuzluğa sürüklüyor. Biz eğitimini ve doktorasını yaptırıp doçent ve profesör olma yolunu açıyoruz, ama geleceklerini açamıyoruz. Haklarını ve uzmanlıkların alınması için çaba sarfediyoruz. Şuanda uzmanlıkta kabul edilen iki dal var, biri çocuk ortodontisi, diğeri ağız çene cerrahisi, onun da sınırlarının nereye gittiği çok acı."
Avrupa dişçimizi uzman kabul etti
Türk Prostodonti ve İmplantoloji Derneği'nin aynı zamanda Avrupa Protez Derneği'nin de aktif üyesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Atilla User, "Avrupa Protez Derneği mayıs ve haziran aylarında web sitesinde protezden ihtisas almış dişhekimlerinin müracaatlarını bekliyor. Buraya müracaat eden diş hekimine akreditasyon belgesi ile Avrupa'da protez uzmanı olarak görev yapabilir belgesi verilecek" dedi.