Kaynakla olmaz!

BEMBEYAZ bir yüz... Tedirgin, korkak bakışlar... Oturduğu koltukta küçülen bir adam.

Üstündeki yükün ağırlığından artık ne yapacağını şaşırmış. ‘‘Kendine hayrı yok ki, başkasına olsun’’ dedirtecek görüntüde... Suya sabuna dokunmayan, herşeyin yolunda gittiği düşüncesi yaratmaya çalışan açıklamalar... F.Bahçe'de herşey toz duman, Lorant'a göre ise toz pembe. Aslında onun da söylemek istediği çok şey var, ama dile getiremiyor. İlyas Tüfekçi soruluyor. Kaçamak yanıtlar veriyor. Sadece bu konuda mı? Hayır... Lorant'ı dinlerken, geçen yıl Şampiyonlar Ligi için söylediklerini hatırlıyor ve gülüyorum! Evet, Lorant dünkü basın toplantısında da bu görüntüdeydi.

Tamam Lorant başarısız, peki bunda futbolcuların ve Oğuz'un ya da yönetimin hiç mi suçu yok? Şimdi ortada bir Lorant-Tüfekçi konusu var. Alman hocayla Türkiye'ye gelirken şartlar konuşulmadı mı? Yardımcı kadrosu oluşturulmadı mı? Yapılmadıysa, ya da Alman'a farklı sözler verildiyse, bunlar şimdi neden konuşulmuyor?

Bir teknik adam istediği kadro ile çalışamazsa siz ondan nasıl başarı beklersiniz? Ayrıca, G.Saraylılığı nedeniyle İlyas'a F.Bahçe kapısını kapatan yönetim, Fatih Terim gibi G.Saraylılığı -böyle değerlerin gerçek ölçüsü yoktur ve karşılaştırılamaz ama- daha ağır basan bir teknik adamı takımın başına getirmek istememiş miydi? Bugün herkes bir takım mazeretlerin arkasına sığınıp, kendini faturadan düşmeye çalışmasın.

HATA TEKRARLANMASIN

Oğuz'a gelince. Denizli'yi gönderirken onu bu takımda tutan yönetim, hatayı o gün yaptı. Ya tam yetki vermeli, ya da onunla da yollarını ayırmalıydı. Bu bir ekip işidir. Futbolculuğunda hayran olduğum Oğuz konusunda yaşanan bunca şeyden sonra aklıma, F.Bahçe'nin Ali Şen döneminde Parreira ile yaşadığı şampiyonluk geliyor. Bu şampiyonluğun hemen ardından Şen, Oğuz ve Aykut'u takımdan göndermişti. O zaman çok bozulduğum bu olayı şimdi yeniden düşünüyorum.

Herkes bir trene binmiş... Kimi Lorant, kimi futbolcu, kimi de Oğuz'un trenine... Yönetim lokomotifine pek dokunulmuyor. Çünkü başkan F.Bahçe'ye hizmet açısından büyük bir adımlar attı, yönetimdeki arkadaşları da öyle. İyi güzel de geçen yıl Mustafa Denizli konusunda yapılan yanlış, bugün Lorant için kapıda.

Kastettiğim, kişilere yapılan yanlışın ötesinde, çözüm gibi görülenin aslında çare olmadığı. İltihabın, hep yaranın kapanan derisinin altında kalması. Lorant gidip, takımın başına gelecek Brezilya Milli Takımı'na Dünya Kupası'nı kazandıran Luiz Felipe Scolari de olsa, onun kaderi de değişmeyecek.

Başarı, futbolcusundan, teknik ekibine, yönetiminden, malzemecisine, tesislerin kapısındaki bekçiye kadar herkesin takıma ruhen ve kalben bağlılığıyla ilgilidir. Bu unsurların hepsi zincirin halkalarıdır ve bir veya bir kaçı zayıfsa, kopar. Yapılacak kaynakla da gerekli direnci yakalayamazsınız. Ya zinciri yeniden öreceksiniz ya da kaynağa devam edeceksiniz.
Yazarın Tüm Yazıları