Paylaş
Bağırsakların genel sağlığımız üzerindeki etkisi net bir şekilde ortaya çıkınca probiyotiklerin adını da sıkça duymaya başladık. Özellikle pandemi sürecinde bağışıklık sistemini güçlendirmeye destek olması, kabızlık sorununun giderilmesi ve kilo kontrolünde etkili olması nedeniyle probiyotikler, oldukça sık kullanıldı. Peki, en iyi probiyotik kaynağı besinler nelerdir? Probiyotik nasıl kullanılmalıdır? Gelin, bugün hep birlikte probiyotik dosyası açarak, bu önemli konuyu mercek altına alalım.
BAĞIRSAK FLORASI NEDİR
Probiyotiklerin işlevini iyi anlayabilmemiz açısından öncelikle bilmemiz gereken en önemli kavram, bağırsak florasının ne olduğudur. Aslında vücudumuzun her yerinde flora vardır. Flora, yaşayan canlıların bütünüdür ve bağırsağımızda da birbirinden farklı canlılar bulunur. Bu canlılar, bizim sağlıklı yaşamamızı veya sağlıksız olmamızı sağlayan ya da bizi dışarıya karşı koruyan temel yapı taşlarını oluşturur. Bağırsak florası da vücudumuzdaki floranın yüzde 90’ını oluşturan ana yerdir ve burada iyi ve kötü huylu bakteriler bulunur. Bağırsak florasının yüzde 90’ını iyi huylular, yüzde 10’unu ise kötü huylular oluşturur. Bağırsak florasında bulunan ve yararlı etkiler oluşturan canlı mikroorganizmalara da probiyotik diyoruz. Prebiyotikler ise faydalı ya da faydasız bakterilerin beslenmesi yani yaşaması ve sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için gerekli olan besin maddelerine verilen isimdir. Ama bu besin maddesi vücudumuzda sindirilemeyen bir besin maddesi olmak zorundadır. Eğer bir besin maddesi midemizde veya ince bağırsakta safra ile sindiriliyorsa o zaman prebiyotik olamıyor.
KİLO VERMEDE ETKİLİLER
Son yapılan çalışmalara göre insan bağırsağında bin 150 tür farklı bakteri, virüs ve mantar yaşıyor. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve sağlıklı olması içinse mutlaka probiyotik ve prebiyotiklerin olması gerekiyor. Vücudumuzda inflamasyon dediğimiz vücudun toksik ve asidik yapısının ortadan kaldırılması da tamamen probiyotik ve prebiyotikleri bağlı. İnsülin direncini bağırsaklarımızda yaşayan canlıların yarattığını biliyoruz. Ayrıca kilo verme mekanizmasında oldukça etkililer. Yeni nesil kilo vermelerde gaita transferi yapılarak, mikrobiyotayı toparlamaya çalışıyoruz. Bunun yanı sıra bazı hormonların üretiminde mikrobiyota çok önemli. Bunların başında mutluluk hormonu olan serotonin geliyor. Kısırlığa, romatizmal hastalıklara, obezite gibi daha birçok hastalığa mikrobiyotanın yol açtığına dair çalışmalar var. Günümüzde artık probiyotik dengenin tedavisi yapılmadan gerçekten sağlıklı bir tedavi gerçekleştirilemeyeceğine dair ciddi kanıtlar mevcut.
PROBİYOTİK DENGE NEDEN BOZULUR
Probiyotiği bozan en önemli faktör, beslenmedir. Beslenmeyle aldığımız gluten, gluten benzeri protein, kötü huylu şekerler, bitkilerde kullanılan ilaçlar, hormonlar, GDO’lu ürünler, iyi yıkanmadan tüketilen her türlü toksik ürün, dışarıdan aldığımız ağır metaller, antibiyotikler gibi ilaçlar, gerçekten de bağırsak duvarını ciddi bir şekilde yıpratarak, probiyotik dengeyi bozuyor. Ancak iyi haber şu ki, dışarıdan alacağımız probiyotikler yardımıyla probiyotik dengeyi yeniden düzenleyebilmemiz mümkün.
PROBİYOTİKLERİ DESTEKLEYEN BESİNLER
Yoğurt: Probiyotikleri destekleyen en önemli besinlerden biri ev yapımı yoğurttur. İyi bir yoğurt elde edebilmenin koşulu ise çeşitli bakterilerden oluşan iyi bir mayadır. Yani yoğurtun fermantasyonu iyi olduğunda probiyotik dengesi de daha iyi hale gelir. Yoğurt ayrıca B12 vitamini emilimini arttırır. Bunun dışında iyi bir kalsiyum ve fosfor kaynağıdır. Süt içemeyen kişilerin de güvenle tüketebileceği bir gıdadır. Yoğurdu her gün en az 1 su bardağı kadar tüketebilirsiniz. İçine limon, sarımsak veya çiğ sebze de eklenebilir. Ancak sıcak bir yemeğin üstüne yoğurdu dökmememizde fayda vardır. Çünkü bu durum, B12 emilimini azaltır ve içerisindeki faydalı probiyotiklerin yok olmasına neden olur.
Kefir: Sindirime yardımcıdır. Metabolizmayı ve bağırsak hareketlerini hızlandırır. İçerisinde prebiyotik de içerir. Prebiyotikler, sağlıklı bakterileri besleyen kaynaklardır. Sağlıklı bakterilerin baskın olması anlamında fayda sağlar. Probiyotik dengesine bağlı ortaya çıkan insülin direncine de çok iyi gelir. Ancak kefiri tüketirken dikkat edilmesi gereken bir unsur vardır. Çünkü kefir, çok iyi bir probiyotik ve prebiyotik kaynağıdır. Eğer sağlıksız bir mikrobiyotaya sahipseniz ve siz bu durumda kefir tüketirseniz, sağlıksız bakterileri de beslemiş olursunuz. Bunun sonucunda da mikrobiyota da var olan sorunu arttırabilirsiniz. Bu nedenle önce probiyotik dengeyi sağlamalı ve sonrasında iyi huylu bakterilerin beslenmesi için gerekli besinler almalısınız.
Lahana turşusu: Muhteşem bir probiyotik kaynağıdır. C, K ve B vitaminleri açısından zengindir. Demir, manganez, sodyum, lif ve prebiyotik içerir. Alzheimer’ı önlemeye yardımcıdır. Evde de kolaylıkla lahana turşusu yapabilirsiniz. Bunun için lahanayı kaya tuzuyla birlikte ovuşturun. Kaya tuzu lahanayı eritecektir. Daha sonra lahanaları kavanozun içine koyun. İçine 4 diş sarımsak atın ve üstüne içme suyu dökün. Kavanozun etrafını da alüminyum folyo ile kaplayın. 3 hafta sonra fermantasyonu çok iyi olan turşunuz hazır olacaktır. Kalp, tiroid ve Alzheimer hastaları da güvenle tüketebilir.
Boza: Probiyotik dengesi muhteşem olan ve çok sağlıklı bir içecektir. Vitamin ve mineral zenginliği çok iyidir. İnsülin direncini kırar ve tatlı ihtiyacını bastırır. Tarçınla birlikte tüketildiğinde daha sağlıklı olur. Ancak kalorisi yüksektir, bu nedenle dikkatli tüketilmelidir.
Tarhana: Vitamin ve mineral açısından zengin olmasının yanı sıra probiyotikler içerir.
Peynir: İyi bir probiyotik kaynağıdır. Özellikle mozzarella çok faydalıdır. Süzme peynir, eski kaşar, otlu peynir gibi türleri de tüketilebilir.
DIŞARIDAN ALINAN PROBİYOTİKLERDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ
Her hastalık için kullanılan probiyotikler farklılık göstermektedir. Bu nedenle probiyotiği ne için kullanacağınızı öncelikle bilmeniz gerekiyor. Bunun dışında dışarıdan alacağınız probiyotiklerde bu özelliklere dikkat edilmelidir:
-Probiyotiğin içinde hangi organizmalar bulunuyor.
-İçeriğindeki bakteri miktarı kontrol edilmelidir. Çünkü alacağınız probiyotiğin içinde 1 bakteri türünden en az 2 milyar bulunmalıdır. Sağlıklı bir probiyotik, 2 milyar ve üzeri değerindedir.
-Probiyotiğin ürün haline gelme süreci de önemlidir. Bu nedenle güvenilir yerlerden temin edilmelidir.
-Probiyotiğin son kullanım tarihine ve saklama koşuluna da mutlaka dikkat edin.
Paylaş