Polen ve çöl tozu kâbusu

Ancak alerjisi olanlar için ilkbahar ayları kâbusun da başlangıcı olabiliyor. Polenlerin yanı sıra bugünlerde ülkemizi etkisi altına alan çöl tozu sorunu da hem alerjisi olanlara hem de akciğer ve kalp hastalarına zorlu günler yaşatacak gibi duruyor.

Dünya nüfusunun yüzde 40’ını etkileyen alerjik hastalıkların tam da zirve yaptığı dönemdeyiz. Bunun nedeni ise elbette ki havada yayılan ağaç, çiçek ve çimenlerin oluşturdukları polenler. Eğer bu sıralar ateşiniz olmadığı halde boğazınız ağrıyorsa, sabahları yorgun uyanıyorsanız, burnunuz sürekli kaşınıyorsa, gözlerinizde akıntı oluşuyorsa ve üst üste hapşırıyorsanız, geçmiş olsun! Bahar alerjiniz başlamış demektir. Bilindiği üzere alerji, basit tanımıyla normalde zararlı olmayan maddelere karşı vücudun verdiği abartılı cevaptır. Alerjik kişiler, bazı maddelere karşı oldukça hassastır ve bunun sonucunda da bağışıklık sistemi kontrolden çıkarak, kaşıntı, kızarıklık, şişme, göz yaşarması, burun akıntısı ve hapşırma gibi şikâyetlerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu belirtiler, çoğunlukla soğuk algınlığı ile karıştırılır. Bu karmaşa, çoğu zaman hastalığın tanısının koyulmasını geciktirmektedir. Erken tanı, her hastalıkta olduğu gibi alerji durumunda da oldukça önemlidir. Çünkü bahar alerjisi, tedavi edilmediği ve tedbir alınmadığı zaman kronik bir hale gelerek, astıma yol açmaktadır. Bu nedenle belirtilerin iki haftadan fazla devam etmesi durumunda bahar alerjisinden şüphelenilmeli ve vakit kaybetmeden bir doktora başvurulması gerekir.

ALERJİ MEVSİMİNİN SÜRESİ UZADI

Son yıllarda alerjik rinit ve astım gibi hastalıkların sıklığında ciddi bir artış gözleniyor. Her üç kişiden birinde artık alerjik rahatsızlıklar görülmeye başladı. Bu artışın en önemli nedenlerinden biri de iklim değişikliği. Sıcaklıkların artmasıyla birlikte bitkiler, artık daha erken dönemde polen üretiyor ve daha uzun süre çevrede gezinebiliyor. Polen mevsiminin uzamasıyla da insanlar, alerjenlere daha fazla maruz kalıyor. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmaların sonuçları ise oldukça çarpıcı. Mesela Kanada’da ve Amerika’da bulunan 60 polen toplama istasyonunda gerçekleştirilen bir çalışmada, polen mevsiminin 1990 yılındakinden 20 gün daha uzun olduğu tespit edildi. Münih Teknik Üniversitesi'nde yapılan bir başka araştırmada ise belirli polen türlerinin 30 yıllık bir süre boyunca yılda 2 gün daha erken harekete geçtiği belirlendi. Bu alanda yapılmış araştırmaların verilere baktığımız zaman, önümüzdeki yıllarda çok daha fazla kişinin alerjik hastalıklar nedeniyle sorun yaşayacağını öngörebiliyoruz.

ALERJİ HASTALARI İÇİN İKİNCİ TEHDİT: ÇÖL TOZU

Alerji hastalarını polenlerin dışında çöl tozu sorunu da bekliyor. Bu günlerde Sahra Çölü’nden ülkemize doğru yoğun bir toz taşınması olayıyla da karşı karşıyayız. Çöl tozları, her ne kadar tarım alanlarının verimliliği açısından olumlu bir hava olayı olsa da alerjisi olanların dışında kalp ve akciğer rahatsızlıkları bulunanların sağlığını da olumsuz etkileyecek. Uzmanların yorumlarına göre çöl tozunun etkisi, 3 hafta kadar devam edecek. Bu süreçte risk grubunda olan kişilerin mümkün olduğu kadar dışarı çıkmamalarını ve partikül tutucu maske takmalarını öneriyorum.

BAHAR ALERJİSİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Bahar alerjisi, uzun süren ve sabır gerektiren bir tedavi sürecini kapsar. Alerjenlerden korunma anlamında bazı ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak en iyi korunma yolu, alerjenlerden uzak durmaktır. Alerjik hastalıklarla bağışıklık sistemi arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu nedenle sağlıklı beslenerek, düzenli uyuyarak ve spor yaparak, bağışıklık sisteminizi güçlendirmeniz oldukça fayda sağlayacaktır. Alerji tedavilerinde ayrıca akupunktur gibi tamamlayıcı tıp yöntemleri de son derece etkili olabiliyor. Polen yoğunluğunun arttığı dönemde 2 ya da 3 hafta süren akupunktur seanslarıyla şikâyetleri büyük oranda azaltabiliyoruz. Bu nedenle hastaların, ilaçlara başlamadan önce hiçbir yan etkisi olmayan akupunktur yöntemine başvurmaları hem vücut dengelerinin yeniden sağlanmasına hem de hapşırma, kırgınlık, kaşıntı, halsizlik gibi can sıkıcı belirtilerin görülme oranının azalmasına yardımcı olacaktır. Bunun dışında C vitamini, antioksidan etki oluşturan ve vücudun savunma sistemini güçlendiren bir vitamindir. Bu özelliği nedeniyle alerjiye de çok iyi gelir. Yoğun alerjik reaksiyon gösteren kişiler, yüksek doz C vitaminini hekim kontrolünde damar yoluyla alabilirler. C vitamini bakımından zengin gıdaları da günlük beslenme listenize eklemek elbette ki faydalı olacaktır.

BUNLARDAN UZAK DURUN

Alerji hastalıklarıyla mücadele eden kişilerin beslenme listelerinden çıkarmaları gereken bazı gıdalar vardır. Mesela içeriğinde çok fazla alerjen barındıran inek sütünden uzak durun. Pirinç ve yulafın da alerjiyi tetiklediğini gösteren birçok bilimsel çalışma vardır. Salamura edilmiş, tütsülenmiş, tuzda saklanmış besinler ile konserve yiyecekler de alerjiyi çok ciddi şekilde artırır. Eski kaşar ve küflendirilmiş peynir gibi olgunlaştırılmış peynirler, midye, istiridye, karides gibi kabuklu deniz ürünleri, kalitesiz sirkeler, kivi, limon, ananas, erik, çilek, üzümsü ve dutsu meyveler, alerjiyi tetikleyen besinlerin başında gelir. Alerjinize iyi gelecek gıdalar arasında ise tatlı patates, kuşburnu, keten tohumu, zerdeçal, sarımsak, yeşil çay, çörek otu yağı gibi besinler yer alır.

POLEN ALERJİSİNE KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

-Polenlerin yoğun olduğu sabah saatlerinde (05.00-10.00) zorunlu olmadıkça dışarı çıkmayın.
-Dışarıya çıkarken mutlaka maske takın. Şapka ve güneş gözlüğünüzü almayı unutmayın.
-Evinizin ve arabanızın camlarını kapalı tutun. Polenlerin yoğun olmadığı saatlerde evinizi havalandırın.
-Dışarı çıkarken uzun kollu elbiseler ve pantolon giyin. Eve geldiğiniz zaman giysilerinizi hemen değiştirin ve yıkamaya atın. Elbiselerinizi kapalı alanlarda kurutmaya özen gösterin.
-Eve geldiğinizde duş almanız ve bol su ile yüzünüzü yıkamanızda fayda sağlayacaktır.
-Alerjiniz çok şiddetli bulgularla seyir ediyorsa evinizde ve aracınızda polen filtresi kullanın.
-Özellikle rüzgârlı havalarda dışarıya çıkmamaya özen gösterin.