Eyvah! Alerji mevsimi başladı

Mevsim nedeniyle polenlerin oranında yaşanan artış, alerjisi olanların hayatını kâbusa çevirmeye başladı. Etrafımızda birçok kişi dış alerjenler nedeniyle sokağa çıkmakta zorlanıyor. Burun akıntısı, göz sulanması, hapşırma, kaşıntı, deri döküntüsü gibi belirtileri yaşamak istemeyenler, mümkün olduğunca kapalı alanlarda kalmaya ve ilaç kullanarak bu süreci geçirmeye çalışıyor. Ancak iyi haber şu ki bu dönemi ilaç kullanmadan ya da sürekli kapalı alanda kalmak zorunda olmadan geçirebilmeniz mümkün. Bahar aylarının gelmesiyle birlikte alerjik hastalıkların görülme sıklığı da artış gösteriyor. Bunun en önemli nedeni ise ağaçlardan, çiçeklerden ve çimenlerden yayılan polenler. Ancak polenlerin yanı sıra gıda alerjileri, deri kaşıntısı ve döküntüleri de kişilerin hayatını kâbusa çevirebiliyor. Alerji, aslında basit tanımıyla normalde zararlı olmayan maddelere karşı vücudun verdiği abartılı cevaptır. Alerjik kişilerin immün sistemi, bazı maddelere karşı oldukça hassastır ve bunun sonucunda da bağışıklık sistemi kontrolden çıkarak, kaşıntı, kızarıklık, şişme, göz yaşarması, burun akıntısı ve hapşırma gibi şikâyetlerin ortaya çıkmasına neden olur. Günümüzde birçok kişi birtakım ilaçlar kullanarak alerji sorunuyla mücadele etmeye çalışıyor. Ancak alerji tedavilerinde bitkisel yöntemlerin yanı sıra akupunktur gibi tamamlayıcı tıp yöntemleri de son derece etkili olabiliyor.

AKUPUNKTUR İLE ALERJİNİZİ YENEBİLİRSİNİZ

Geleneksel Çin tıbbının vazgeçilmez yöntemlerinden biri olan ve binlerce yıldır kullanılan akupunktur tedavisi, alerji ile mücadele etmenize yardımcı olan seçeneklerin başında geliyor. Özellikle polen yoğunluğunun arttığı dönemde 2 ya da 3 hafta sürecek seanslarla şikâyetleri büyük oranda azaltabiliyoruz. Tedavinin devamıyla birlikte şikâyetler, tamamen de ortadan kalkabiliyor. Bu nedenle hastaların, ilaçlara başlamadan önce hiçbir yan etkisi olmayan akupunktur yöntemine başvurmaları hem vücut dengelerinin yeniden sağlanmasına hem de hapşırma, kırgınlık, kaşıntı, halsizlik gibi can sıkıcı belirtilerin görülme oranının azalmasına yardımcı olacaktır.

C VİTAMİNİ ÖNEMLİ!

C vitamini, antioksidan etki oluşturan ve vücudun savunma sistemini güçlendiren bir vitamindir. Bu özelliği nedeniyle alerjiye de çok iyi gelir. Yoğun alerjik reaksiyon gösteren kişiler, yüksek doz C vitaminini hekim kontrolünde damar yoluyla alabilirler. Ancak C vitaminini, maalesef her eczanede bulamayabilirsiniz ve her sıvı halindeki vitaminde güvenilir değildir. Bu nedenle Eczacılar Odası vasıtasıyla alınan vitaminleri damar yolundan yaptırmak önemlidir. C vitamini bakımından zengin gıdaları da günlük beslenme listenize eklemek elbette ki faydalı olacaktır.

ALERJEN GIDALARA DİKKAT!

Söz konusu alerji olduğu zaman alerjiye neden olan ve tetikleyen gıdaların neler olduğunu bilmek de oldukça önemlidir. Alerjik hastaların uzak durması gereken bazı besinler vardır. Mesela günümüzde bu kadar çok çocuğun gıda alerjisi olmasının arkasındaki en önemli sebeplerden biri, inek sütüdür. Çünkü oldukça fazla alerjen içerir. Bunun yerine keçi sütünü tercih etmeniz çok daha sağlıklı olacaktır. Pirinç ve yulafın da alerjiyi tetiklediğini gösteren birçok bilimsel çalışma vardır. Salamura edilmiş, tütsülenmiş, tuzda saklanmış besinler ile konserve yiyecekler de alerjiyi çok ciddi şekilde artırır. Eski kaşar, küflendirilmiş peynir gibi olgunlaştırılmış peynirler, midye, istiridye, karides gibi kabuklu deniz ürünleri, kalitesiz sirkeler, kivi, limon, ananas, erik, çilek, üzümsü ve dutsu meyveler, alerjiye neden olan ve tetikleyen besinlerin başında gelir.

ALERJİYİ VÜCUDUNUZDAN UZAKLAŞTIRAN BESİNLER

Sağlıklı yaşayabilmemiz için doğanın bizlere sunduğu o kadar güzel besinler var ki... Bu gıdaların arasında tabii ki alerjinize de iyi gelecek olanlar da bulunuyor. Bunların birkaçına gelin, birlikte bir göz gezdirelim. Mesela çok fazla tüketmediğimiz tatlı patatesi özellikle 1 yaşını geçmiş çocukların beslenme listesine eklemenizi öneriyorum. Çünkü hem besleyicidir hem de alerjiye iyi gelir. C ve E vitamini bakımından zengin olan kuşburnu da bazı alerjik hücrelerin uyarılmasını engeller. Anti alerjik bir gıda olan keten tohumu ile zerdeçalı tüketmeyi ihmal etmemelisiniz. Antik çağlardan beri kullanılan sarımsağın da çiğ tüketildiği zaman alerjiye iyi geldiği bilinmektedir. Yeşil çayın içeriğinde bulunan kateşin de alerjik reaksiyonların gelişmesini engellemeye yardımcı olur. Demleme usulü çay şeklinde rahatlıkla tüketebilirsiniz. Çörek otunun yağı da kendisi de anti alerjik destekler sağlar. Aç karnına günde 2 çorba kaşığı çörek otu tüketmek oldukça faydalı olacaktır.

EN İYİ ALERJİ TEDAVİSİ ALERJENDEN UZAK DURMAKTIR

Her zaman söylediğim gibi en iyi alerji tedavisi, kesinlikle alerjenlerden uzak durmaktır. Besin alerjiniz varsa bu besinleri tüketmemek, polen, toz, küf ve akarlara karşı alerjiniz varsa, bunlara maruziyeti en aza indirmek, alerji semptomlarından kurtulmanın en iyi yoludur. Özellikle polen, küf, toz gibi alerjenler, sizi kontrolsüzce hapşırtıp, göz veya burun akıntısına neden oluyorsa, evinizde kapsamlı bir temizlik yapmanız gerekir. Evinizin tozunu düzenli olarak maske kullanarak alın ve çarşaflarınızı değiştirin. Polenlerin yoğun olduğu günlerde dışarıda uzun süre vakit geçirmemeye özen gösterin. Eve geldiğiniz zaman ise mutlaka kıyafetlerinizi değiştirin ve duş alın.