Napolili hırsızın bile marka değeri bizim süper ligden iyi

HER ülkede hırsız var, İtalya’da da var.
Hem de çok.

Haberin Devamı

“Yok” deseler olmayacak, el alem poposuyla gülecek, markalaştırdılar.
Ve pazarladılar...

***

Hırvatistan’da, Yunanistan’da, Portekiz’de, orada burada soyuldun mu “Pis herifler, adi hırsızlar” dersin.
İtalya’da soyuldun mu “Abi ne muazzam  adam bunlar, helal olsun, bizi de nasıl soydular” dedirtirler adama...
Mest olmuş gibi anlatır bir de soyulan.
Yılda 50 -60 milyon kişi gelir, restoranı, cafesi, modacısı zaten soyar, yetmez bi de hırsızı soyar...
Kimsenin gıkı da cıkmaz.
Hırsızı bile marka...
Soyulmadığı halde “soyuldum” diyeni de gördüm.
Hem de onlarca yüzlerce...
Soyulmadığı için karalar bağlayanı da...

***

Adları da pazarlanmaya cuk oturuyor maşallah...
- Kimmiş hırsız?
- Abdurrahman!
- Allah belasını versin, pis herif!

***

- Biliyor musun beni soyan kimmiş?
- ?
- Milanolu Mario, Dolce’yi Gabbana’yı filan da tanıyor...
- Vay be!

***

Haberin Devamı

Kadının biri, benim yanında kendisini soyan 1.35 lik, ağzında 5 diş olan kara kuru sakil herifi, arkadaşlarına öyle bi anlattı ki...
Sosyetik arkadaşları, bir grup yapıp sırf soyulmaya, Napoli’ye  gittiler...

***

Aylarca hırsızın hayalini kurdu kadınlar.
Casanova ile buluşacaklardı ya...
Hırsız önce onları ‘soyacak’tı.
Sonra da soyacaktı.
Filan...

***

“Marka” dediğin bu, değeri de bu...
Markalaştırmak da işte bu..
Hikayenin özü de bu, gerisi hikaye!

***

Herkesin “Herkes şike yapyor, teşvik veriyor, niye sadece biz” dediği bir ligin ne bir markası olur, ne değeri, tabii ne de marka değeri...
Bu bir.
Hırsız var.
Hem de çok...
Bu iki.
“Hırsız yok” dersen, yemez kimse, millet aptal değil, alay eder kafa yapar bir de, akıllı insanlar daha çok soğuyup, böyle kaçıyor bu işlerden.
Bu da üç.

***
Laf İlhan Cavcav’a gelmişken ya da ben lafı ona getirmişken...
İlhan Bey, geceleri eve misafir geldiğinde “Oğlum babamı arka odaya götür” dediğimiz, hepimizin evinde bir adet bulunan, misafirin yanında  zırt pırt pot kıran, sevdiğimiz, saydığımız, o tonton baba-dede kıvamına gelmiş...
Ve...
Artık konuşmaması lazım!

***

Son fetvaları ligin değerini de bitirdi, markasını da...
Ligi de...
Kendi fikriyse yazık, Kulüpler Birliği’nin fikriyse daha yazık.
Ölmüşüz ağlayanımız yok.
Üç büyüğün şike de yapsa, ne yaparsa yapsa düşmesinin istenmediği ve bundan sonra da düşmeyeceğinin Kulüpler Birliği toplantısında “tescillendiği” bu ligin, marka degeri meğeri de olmaz.
Ve şunlar takılır kafalara:
Bugüne kadar hiç düşmemeleri ‘şike’li miydi?
Bu bir.
Bundan sonra berbat bir sezon geçirip son bir iki haftada yırtarlarsa bu ‘şike’li mi olacak?
Bu iki.
İlhan Bey arka odaya kaçırılmalıydı...
Kaçırılmadı.
Herkesin içinde fena pot kırdı.
Bu üç.
Hem kendini bitirdi...
Hem kulüplerin birliğini...
Hem ligi...
Hem de bu zihniyet olduğu müddetçe, ligin geleceğini...
Bu dört.
Ve bir soru:
Sizce F.Bahçe’nin bu ligde bu sene şampiyon olma şansı var mı?
Yaparlar mı?
Akıllara bu soru gelmez mi?
Bu da beş.

***

Haberin Devamı

Son bir şey...
İlhan Bey konuşmak istiyorsa eğer, bi savcıya konusmalı...
40 yıldır bu işlerin içinde...
Futbola bu kadar hizmet etti, bir kez daha hizmet etsin, bu kadar yılda ne biliyorsa, duyduysa, gördüyse anlatsın!
En büyük hizmeti bu olur.

***

Savcılar saygın, değerli, önemli, yaşlı, yorgun ve yolun sonuna gelmiş iş adamlarına ”İtalya’ya cok hizmet ettiniz, son bir hizmet bekliyor bu ülke sizden, çıkın konuşun, ne biliyorsanız anlatın, temizleyelim bu ülkeyi” demişlerdi..

***

Temiz eller böyle başlamıştı...
Nokta.


TURGAY DEMiREL’iN PEMBE MEDYASININ PEMBE ÇOCUKLARI

HÜRRİYET tam listeyi yayınladı...
Devletin verdiği primden yararlananların listesini...

Haberin Devamı

***
Bir daha bir araya gelmesi imkansız, iki şahane jenerasyonun, bu müthiş karışımına, ululararası alanda sadece iki ikincilik kazandırabilen ve bu iki nesli çöpe atanlar, hesap vereceğine, prim almış!
Yuh!
Oyunculara ve teknik ekibe lafım yok, olmaz, olamaz.
Hak ettiler.
Geri kalanlara var ama...
Bu bir.
Primin medya ayağı bile var...
Bir “yuh” daha!
Bu iki!

***

Basketbol Federasyonu, yayını verdiğinde, yayınla beraber, yorumcusunu da veriyor...
Herhalde...
Bir paket bu...
 “Maçları şu yorumlasın bu yorumlamasın” durumları...
Milli maç yayılarında da böyle vaziyet...
Ve Demirel, 20 yıldır göz göre göre, medyaya “Bak patronlarınıza söylerim ha” baskısı uyguluyor.
TBF’ye yakın olanlar her türlü manipülasyonu yapıyor yazılarında programlarında...
Demirel’in pempe medyasının pembe çocukları!
Gerisi de basketbol düşmanları, bilmem ne çocukları...
Sevsinler onu!

***

Haberin Devamı

TBF’nin medyadan sorumlu ergen-sübyan profesyonelleri bile medyayı baskı altına alıyor, bırakın maç yayınlarını, öncesini sonrasını, en ücra köşelereki bacak kadar çocukların radyo programları bile denetim altına alınıyor, konuşanlar müdürlerine yöneticilerine şikayet ediliyor...
Bir “yuh” daha...

***

Primden pay’ın sebebi, TBF medyasının bu çabasının karşılığı belki de...

***

Son bir iki şey...
Başbakanlar, başarılı vatandaşları hayatı boyunca en fazla bir iki defa kabul eder.
Şanslılarsa o da...
Bu bir.
O kata her çıkan başarılı sporcunun “Sayın Başbakanım bir sakal atsana” demesi, milletin fena halde canını sıkıyor artık!
En azından benim...
Hele en son sakal’a ihtiyacı olanlarsa, bu vatandaşlar...
Bu da iki.

***

Nokta.

BİLGİN’DEN

Haberin Devamı

BİZİM berbere ‘sakal’a gelen biri sürekli “Bak Milliyet kapının önüne koydu kimse almıyor” diyormuş...

***

Dün “Vay be Hürriyet bile aldıysa bi cevher var herhalde bunda benim görmediğim” demiş...

***
Hürriyet’te olduğum için mutluyum!

***

Bir şey daha...
Üç-beş satır yazıp sadece “merhaba” dedim, binlerce mail, sms geldi.
Ve doğrusu iyi geldi!
Teşekkürler!

***

Tekrar merhaba...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları