Paylaş
Dünyada bu hakkı kadınlara ilk Avustralya 1902’de vermiş.
Kadınların oy hakkını Fransa’da 1944, İtalya’da 1945’te aldığını ilk duyduğumda inanamamıştım. İçten içe böbürlenip, havalara girmiştim.
Bu tarihin İsviçre’de 1971 olduğunu öğrendiğimdeyse küçük dilimi gururla yutmuş, içimde matruşkalar gibi kat kat tavus kuşlarının açılmasını engelleyememiştim.
Sonra balonumu Zimbabwe ve Kenya patlattı. Fısss diye saniyede yerle yeksan oldum. Baktım onlar seni, beni çoktan sollamış. Kadınlara oy hakkı verme tarihleri 1919.
Başlangıç çok önemli. Ama ya şimdi?
“Al eline kağıt kalem. Çiz dünya kadın hak ve özgürlükler haritasını. Yerleştir içine Türkiyeli kadını!”deseler sen ne yapardın ey sevgili okur? Annen, kardeşin, kızın, sevgilin, karın ve arkadaşından oluşan Türkiyeli kadına nereyi uygun görürdün? Dünyanın en alçak noktası Lut gölüyle, en yüksek zirvesi Everest arasında nereye oturturdun? Al beni koy merkeze. İsviçreli nereme, Bahreynli ne tarafıma denk düşecek?
Mesleğim dolayısıyla ah bu güzel memleketimizde ne kadınlar tanıdım canımın içi. Aynı mesleği yapmamıza gerek yok. Sen de Jüpiter’de yaşamıyorsun. Hepsini sen de gayet iyi tanıyorsun. Hatta sen belki bizzat O’sun.
Üniversite mezunu kocasından dayak yiyen kadını mı sayayım yoksa sandalyede otururken ayakları havada asılı kalan çocuk gelini mi? 2015’te öldürülen 414 kadının en küçüğünün anne karnındaki 6 aylık bir cenin, en büyüğünün de 85 yaşında olduğunu mu?
Bir de bu kadınları çoğunlukla, aslında en yakınları olması gerekenler vurdu, kırdı, harcadı. Bir bakışına yüreği titremesi gerekenler.
Babaları, ağabeyleri, sevgilileri, kocaları.
Psikolojik şiddete girmiyorum bile. İçini zaten bildiklerinle daha da sıkmak istemiyorum.
Oy hakkı yıldönümünde Twitter’da “Kadınlar ne ister?” diye başlık açılmış. Geyiğin bini bir para. “Bir buket çiçek içine özenle saklanmış son model otomobil” anahtarı diyenden tut da neler neler. Patlarsın gülmekten.
Halbuki yanıt basit. Biz kadınlar da erkekler gibi doğar, büyür ve ölürüz. O arada, kaç yıl süreceği belli olmayan tek bir tanecik hayat süreriz. Ve bize de denk gelmiş hayat denen bu mucizeyi kendi kararlarımızla, özgürce deneyimlemek isteriz.
Yani, biz kadınlar da “insan”ız. iNsAn. İnSan. insAn. İNSAN.
Ve asıl bunun bilinmesini isteriz.
Paylaş