Ataerkillikte çağ atlamış toplumumun fertlerinden biri olarak erkek önceliği ve yüceliğini 364 güne düşüren bu özel ve anlamlı günümüzü kutlarım değerli hemcinslerim. Erkekler güçlü olabilir ancak kadınlardaki dayanıklılık ve dirayetle birleşince güçleri anlamlı oluverir. İş erkeğin kılıç kuşananındır, gizli güç her zaman sessiz ve derinden giden kadınındır. O kudretli padişahlarımız bile koca cihanı dize getirmiş sultanlarını dizginleyememiştir.
Bunları hatırlatmak ister, erkeklere düşman olmadığımızı da eklerim. Mesela şöyle ki: Erkek hükmettiğini sanırken kadın tarafından yönetiliyor olduğunu fark etmeyecek kadar saf ve iyi niyetlidir. Erkeğin dümdüz baktığı yere kadın örümcek ağı atar, biri önceden uzun uzun düşünür, hesaplar ve uygular, diğeri uyguladıktan sonra kara kara düşünmeye başlar. Kadın olmak zordur, belki de bu yüzden Allah kadınlara özel güçler vermiştir.
Kadın istediği her şeyi 'aklını' kullanarak alabilir, erkek ise 'gücünü'… Erkek nettir, çetrefilsizdir. Kadınsa detaylarda gizlidir.
Nasıl ki kadının en büyük zorluklarla savaşı bir erkeğin soğuk algınlığa karşı savaşına eşdeğerse, yaşananlara verdiği tepkiler de bir o kadar uçurum olabilir. Temizlik ve düzen anlayışı, araba kullanışı, fotoğraf çektirişi, alışveriş edişi, detaycılığı, yalan söyleme biçimi komik bir şekilde çok zıttır. Ne kadar cool ve umursamaz dursalar da kadınlar tarafından çok da umursanmayan aslında onlardır. En basit örnekle: Erkekler kadınlara kendilerini beğendirebilmek için çırpınırken kadınlar birbirleriyle rekabet edebilmek için giyinir, süslenir. Ne kadar kadınlar daha duyguludur dense de tarihe baktığınızda tüm büyük aşk sözcükleri hep ‘bir kadın’ uğruna yazılıp çizilmiştir.
Kadına şiddetle varlığını sürdüren, onları namus imgesi gibi görüp egolarını tatmin eden, eğitimsiz kalmaları için çaba sarf eden, hükmü altında ezen, yoluna, ufkuna, hayallerine örümcek ağı ören, iffetine, yaşam özgürlüğüne göz diken, göz dikenleri affedenler değil erkek, insan bile olamaz. Bunları adamlık vasfından tenzih ediyorum. Erkek bilek gücüyle, kadın dirayetiyle zekasıyla ve merhametiyle üstündür. Netice şu ki: Erkek kol kanat gerer, kadınsa yüreğini serer. Kavgamız ne kadar ayrı oluşumuz olsa da, hayatı anlamlandıran da bu iki cinsin bütünlüğüdür aslında. Kadını değerli kılan 'adam'lar ve adamı güçlü tutan kadınlar iyi ki varlar.
Toplumumuzda ne yazık ki baskılanan, özgürlüğü kısıtlanan, hakları görmezden gelinen, duyguları incitilen, belki hayal kurmasına bile izin verilmeyen, şiddete, tacize ve hatta cinayetlere kurban giden kadınlarımız olduğu bir gerçek. Daha kötüsü ise tüm bu hastalıklı ruhların kadınlara yaptıkları şiddet eylemlerini bazı saçma gerekçelere dayandırarak suçlarını hafifletebiliyor olmaları inanılmaz bir durum.
Devletimizin gerekli caydırıcı yaptırımları hukuki düzende yürürlüğe koyması, kadını koruması ve aile içi eğitim çok önemli. Tüm bu hastalıklı ruhların temelinde sevgisizlik ve bozuk aile ilişkileri yatıyor. Aile çocuğuna yeterli sevgiyi vermeli ve erkek çocuklarına kadına saygı duymayı öğretmeli. Bu eğitim okullarda da desteklenmeli. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Allah kendisinden sonra yaratma gücünü kadınlara bahşetmiş olduğu için, nesiller kadınların doğurganlığı sayesinde devam ettiği için, dünyadaki her erkek varoluşunu bir kadına borçlu olduğu için ve ben de bir kadın olduğum için ayrıcalıklı hissediyorum.
Instagram: https://www.instagram.com/berrakberroo/?hl=tr
Lapland şehirlerinin en ilgi çeken yanlarına gelince: Bu bölgenin karlarla kaplı masalsı görünümü, hayatınızda deneyimlememiş olduğunuz soğuğu (-33’ler), doğal hayvan parkları (vahşi yaşam parkları), kutup ayıları, Husky ve Ren Geyiği çiftlikleri, bu çiftliklerin sunduğu haskili ve ren geyikli kızak gezileri, üzeri cam tavanlı meşhur igloo otelleri, bir doğa harikası olan Kuzey ışıkları, Buz kıran gemisi ile buz tutmuş Baltık Denizi’nde yol alma ve Kutuplar’da denize girme deneyimidir. Oralara kadar gitmişken hepsini yaptık. Tümünü deneyimlemek için Rovaniemi’de üç gece kalmanız ve programlı olamanız yeterli bence.
Laponya’nın Finlandiya sınırları içinde kalan bölgesindeki Kakslauttanen ve Rovaniemi en çok rağbet gören yerler.
Biz bir gece Helsinki’de kaldık. Böylece Rovaniemi öncesi Finlandiya’nın bu güzel başkentini de gezme fırsatımız oldu.
Gelelim Kış Masalı Rovaniemi’ye…
ROVANIEMI
Rovaniemi Laponya Bölgesi’nin Finlandiya kısmında bulunuyor. Kuzey Kutup Dairesi’nde ve Kuzey Kutup Çizgisi altında kaldığı için Kuzey ışıklarını görebileceğiniz en güzel şehirlerden birisi.
Rovaniemi’nin merkezinde Finlandiya vatandaşları, köylerinde ise Türkler gibi Orta Asya’dan göç eden çekik gözlü Sami halkı yaşıyor.
Samiler; turizm, hayvancılık, ormancılık ve madencilik yapıyor ve Laponca konuşuyorlar.
Gelelim listemize:
1) Chamonix Mont Blanc | Fransa
İsviçre, İtalya, Fransa sınırında, Mont Blanc Dağları’nın eteğinde yer alan, dünyanın en iyi ilk on kayak merkezi arasında yer alan, kayak için en fazla pist çeşidini sunan,1924’te dünyanın ilk kış olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Chamonix kayak seven herkesin bir kez olsun deneyimlemesi gereken bir yer.
Ayrıca çok şık bir kasaba merkezi bulunuyor. Gezmek, kahve içmek, alış veriş yapmak için harika bir ambiyansa sahip.
Otel önerisi:
Grand Hotel des Alpes (Mont Blanc Manzaralı odalardan seçerseniz harika olur)
Hotel Morgane
Hotel Du Louvre (uygun fiyat -kasaba merkezi)
Tatil arayışı içinde olanlar, ruhsal arınma, moral yükleme, enerji yükseltme ihtiyacı duyanlar, yeni yılda yenilenmek, 2020’ye sağlıkla, bakımla, kendini şımartarak girmek isteyenler için hoş bir seçenek olabilir Afyon Termal tesisleri. Bütçenize göre bölgenin en eski ve köklü tesisi olan İkbal Termal Tesisi veya en şık, modern, göz kamaştırıcı ve hizmet kalitesi yüksek olan Ng Afyon seçilmeli. Geçen sene İkbal’de konaklamıştım. Hem göze hem mideye hitab eden zengin yemek büfeleri, spa alanları, termal havuzları, aile hamamlarıyla çok keyifliydi. Bu sene termal kaplıcaları ile şifa saçan bu şehrin en iyi termal tesislerinden biri olan NG Afyon Wellness & Spa’da konakladım.
Otel hakkındaki ilk intibayı annemin ağzından naklen yazacağım: "Şık, kaliteli ve abartı yok. Arap otelleri gibi şatafatlı değil göz yormuyor ama hem gösterişli hem de klas bir yer, bu oteli çok beğendim" kendisi dünya üzerinde gezmedik yer bırakmamış birisidir. Daha ne diyeyim ki.
Ng Afyon’un 9500 m² alana kurulu spa ve wellness merkezinde; bayanlara özel, üzeri açılabilen yüzme havuzu; bay, bayan ve karma yüzme havuzları; özel derecelendirilmiş bay-bayan ayrı veya karma olarak ayrılmış termal havuzlar; Fin saunası, bio sauna, aromaterapi odası, Türk hamamları, tepideryum, şok duşları, macera duşları, kar çeşmesi, tekli masaj odaları, çiftli masaj odaları, Shiatsu-Thai masaj süiti, cilt bakım odaları, vücut bakım odaları, Ayurveda masaj odaları, soyunma odaları ve wellness’a dair herşey var.
Oralara kadar gitmişken kendinizi şımartmayı unutmayın. Endonezyalı masözlere Bali masajı yaptırın, size özel hamam, sauna, banyo ve termal havuz içeren aile odalarından tutun, kese ve köpük masajı, termal çamurla cilt bakımı yaptırın.
Otelin her öğün özenle sunduğu lezzetli yemeklerden yiyin. Ne de olsa yöreye özgü lezzetlerin hepsi sunuluyor, dışarıda aramanıza gerek kalmıyor. Bu soğukta üşenenlere sucukçu, kaymakçı, kadayıfçı dolaştmak zorunda bırakmıyor.
Gelelim Afyon’un en önemli özelliklerine:
Şifalı kaplıcaları, kaymağı, sucuğu, ekmek kadayıfı, sucuk döneri, haşhaşı, kaymaklı lokumu, yünü, Kızılay maden suyu ve benim favorim olan Avşar maden suyu ile tanınan Afyon mermer ve Traverten taşında dünyanın önde gelen üreticilerindendir ayrıca et, tavuk ve yumurta üretimiyle Türkiye et ve yumurta borsasına yön vermektedir ve en fazla termal yatak kapasitesine sahip ilimizdir.
Kurtuluş Savaşı’nın simge kentlerinden olan Afyonkarahisar; Eskişehir, Kütahya, Denizli, Uşak, Burdur, Isparta ve Konya illerinin komşusudur. Ege Bölgesi’nin Akdeniz’e ve İç Anadolu Bölgesi'ne açılan kapısında yer alır.
Eskişehir 1 günde nasıl gezilir?
Nerelere gidilir ve neler yenir?
Şimdi hepsini anlatacağım. İşinizi çok kolaylaştıracağıma eminim.
Hadi başlıyoruz…
Eskişehir’de ne yenir?
Çibörek, petifür, balaban kebap, met helvası, nuga helva ve boza ilk sırada gelir. Ayrıca Haşhaşlı çörek, yoğurt ve tarhana çorbaları, haşlanmış et, bamyalı ve bakliyatlı sulu yemekleri de meşhurdur.
Ne nerede yenir?
Çibörek:
Yaklaşık bir saatte merkeze ulaşıyorsunuz. Çok büyük bir ada yüz ölçümü Singapur kadar. Bangkok yazısında Tayland hakkında genel bilgiler vermiştim burada tekrar aynı detaylara değinmeyeceğim fakat Bangkok yazısını okumadıysanız mutlaka önce onu okuyun derim. Tayland Türk vatandaşlarına vize uygulamadığından, Phuket seyahatinizi en az 6 ay geçerli olan pasaportunuzla gerçekleştirebilirsiniz.
Phuket tropikal iklimi sebebiyle, yılın 4 ayını normal ısıda, 4 ayını çok sıcak, diğer 4 ayını ise genelde yağmurlu geçiriyor. Kasım - Nisan arası, hava durumu olarak en elverişli mevsim olduğundan; hem uçak, hem de otel fiyatları yüksek oluyor. Nisan-Haziran dönemi, sıcaklığın ve nemin yoğun olduğu bir dönem. Haziran-Kasım arası ise daha yağışlı bir mevsim hüküm sürüyor. Bu yağışlar bütün gün sürmese de, Muson yağmurları olduğundan, bildiğimiz yağmurdan çok daha yoğun görülüyor.
Hint Okyanusu'nda 2004 yılında gerçekleşen deprem sonrasında oluşan tsunami ile yerle bir olan ada kısa bir süre içinde kendini yenileyip dünyanın en ünlü tatil yerleri arasına girmeyi başardı.
Gelir kaynakları turizm, lateks, ananas, dondurulmuş balık, kaju ve hurma yağıdır. Aynı zamanda Tayland dünyadaki en büyük kauçuk üreticisidir.
Tropikal iklimiyle Tayland tam bir meyve cenneti. Hatta Asya’nın meyve bahçesi derler Tayland’a. Tarım burada çok iyi, toprağı çok zengin. O yüzden geldiğinizde bol bol meyve yiyin. Özellikle ananasın en lezzetli olduğu ülke burası. Baby ananas denen minik ananaslar da sadece Phuket’te yetişiyor. Mutlaka tadına bakın derim.
Sokaklarda satılan ananas, Hindistan cevizi, mango gibi tropik meyvelerle yapılan serinletici smoothie’lerden için. Biz o kadar çok sevdik ki dönerken manavdan biraz meyve alıp yine manavda satılan bir sepete koydurduk ve uçakta kabin bagajı olarak rahatlıkla Türkiye’ye getirdik. Siz de uçağa meyve alabilirsiniz. Sorun olmuyor.
Çok çeşitli ve bizimkilere hiç benzemeyen değişik meyveleri var. Mesela durian; keskin bir küf aromasıyla meşhur inanılmaz kötü koktuğu için kapalı alanlarda tüketmek sıkıntılı hatta bazı kapalı alanlara, toplu taşıma araçlarına durian sokmak yasak. Dışı dikenli, içi kremsi yumuşaklıkta olan bir meyve. Cennet/cehennem meyvesi olarak da biliniyor. Tadı cenneti, kabuğundaki dikenler ve kendine özgü kötü kokusu ise cehennemi tasvir ediyormuş.
Yeşilçay daha ziyade balıkçı teknelerinin mekânı iken Göksu kıyısında ise doğala iç içe rahat ve şık butik oteller vardır. Derelerde kano veya deniz bisikleti ile gezinti, farklı parkurlarda trekking yürüyüşleri, mantar zamanı, ormanda mantar toplama yürüyüşleri yapılabilir. Sahilin Karadeniz'e dökülen ağzı ise 4,5 kilometrelik geniş bir kumsala açılır. Esasen burada denize girmek biraz sakıncalı olabilir, dikkatli olmak gerekiyor. 12 kilometre uzaktaki Hacıllı köyü, mağara ve şelaleleri ile ünlüdür. Motorlu teknelerle birkaç saatlik gezintiler organize edilebilir. Kilimli ve Kadırga koyları da yürüyüş için çok elverişlidir.
Ağva'nın tarihte bilinen ilk konukları Hititler’dir. Daha sonra Frigler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar gelmiştir. Tarihi MÖ 7. yüzyıla kadar uzanan Ağva'da, Hititlere ve Friglere ait kalıntıları, ayrıca Roma ve Bizans döneminden kalan kilise kalıntılarını, mezar taşlarını görmek mümkündür.
İstanbul başta olmak üzere çevre büyük kentlerde doğadan kopuk yaşayan kent insanı kırsal yaşamı şehirden fazla uzaklaşmadan deneyimleme fırsatını Ağva’da yakalıyor. Ağva doğasını koruyabildiği sürece şehirli konuklarına gürültüden uzak, doğanın sunduklarıyla yenilenme, dinlenme ve huzur bulma imkanı tanıyabilen, önemli bölgelerden biri olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Ağva’da çok güzel butik oteller bulunuyor. Özellikle nehrin kenarında yer alan oteller çok güzel. Bu butik otellerin genelinde 12 yaş altındaki çocuklar kabul edilmiyor. O yüzden sormadan gitmeyin. Otel önerilerime gelince...
The Escape Hotel:
Göksu Nehri kıyısında şık ve kaliteli bir butik otel. Çok güzel dizayn edilmiş yemyeşil ve kocaman bir bahçesi var. Odalar da konforlu ve güzel. Kahvaltısı başarılı. 12 yaş altında çocuk kabul edilmiyor.
Beyaz Ev:
Ağva’da kalabileceğiniz, ruhunuzu dinlendirebileceğiniz ve kendinizi evinizde gibi hissedebileceğiniz en iyi adreslerden bir tanesi de Beyaz Ev. Bu otelin 7 adet odası var, özel ve güzel dizayn edilmiş farklı bir yer. Tamamen doğal malzemeler kullanarak, hatta mevsimine göre bahçeden topladıkları sebze ve meyvelerle ,endüstriyel olmayan birbirinden lezzetli ve taze yemekler sunuyorlar. Mum ışığında romantik bir akşam yemeği de yiyebileceğiniz, akşamları şöminede odun ateşinin çıtırtısını da dinleyebileceğiniz, nehir manzarasında kuş sesleri eşliğinde doğal ve tamamen organik bir kahvaltının tadını da çıkartabileceğiniz, ağaçların ve renk renk çiçeklerin arasında hamak keyfi de yapabileceğiniz şirin, romantik ve otantik bir ortam. Kapıdan içeri girer girmez ‘vaow’ olduğunuz klas ve çarpıcı bir ortamı var. Beklenmedik güzellikte geliyor bir anda. Büyülü bir hali var sanki. Odaları da çok güzel. Bir tanesi okumayı sevenler için dizayn edilmiş, hoş bir kütüphane, odanın içinde açık bir küvet, esintiyle hareket eden beyaz tül perdeler, naif renkler, cool bir ortama sahip, diğeri kocaman bir balkon, oda içinde jakuzi, kocaman bir oturma alanı, içinizi ısıtan bir auraya sahip. Anlayacağınız her odanın ayrı cazip ve keşfedilesi yanları var.
Bangkok’a kadar gelmişken Phuket Adası’nı da gezinize dahil ederseniz Tayland’ın tropik adalarının güzelliğini de keşfetmiş olursunuz. Biz üç gece Bangkok, üç gece Phuket’te konaklayacak şeklinde bir gezi ayarladık kendimize. İnanılmaz keyifliydi. Tüm detayları size anlatmaya çalışacağım. Eğer Uzakdoğu’nun bu mistik ve değişik destinasyonlarına gitmeyi planlıyorsanız vereceğim bilgilerle işinizi çok kolaylaştıracağıma eminim.
Tayland hakkında genel bilgiler vererek başlayalım: Resmi adıyla Tayland Krallığı eski adıyla Siyam, Hindiçin yarımadasının ortasında bulunan bir Güneydoğu Asya ülkesidir. Başkenti Bangkok, para birimi Baht’tır. 100 Baht 19 TL yani yaklaşık beşe bölerek yada 0,19 ile çarparak TL karşılığını hesaplayabilirsiniz. Resmi dil Tayca, resmi din Budizm’dir. Budizmi size her yerde hissettirse de ciddi bir müslüman nüfusu da bulunur. Özellikle Phuket Adası müslüman ülkesi Endonezya’ya yakın olduğu için adada yoğun bir müslüman nüfusu bulunuyor. Az bir hristiyan nüfus da var. Halkın yaklaşık yüzde 90’ı Budist, yaklaşık yüzde 10’u müslüman, yüzde 1’den azı da hristiyandır.
Tayland’ın başkenti Bangkok altın kaplamalı Budist tapınakları, yüzen marketleri, sıra dışı sokak lezzetleri, delicesine kalabalığı, masajları ve 7/24 yaşayan enerjisiyle ön plana çıkıyor. Dünyanın Bangkok olarak bildiği bu meşhur Asya kentinin orijinal ismi 11 kelime ve 168 harften oluşuyor. Tabi kimse ezberleyemediği için kısaltılıyor.
Resmi evraklarda ‘’Krungthep Mahanakhon’’ ismi kullanılan Bangkok’un tam ismi Türkçe yazıyla: “Krungthep Mahanakhon Amonrattanakosin MahintharaAyuthayaMahadilok PhopNoppharat RatchathaniBurirom Udomratchanivet Mahasathan AmonPiman AvatanSathit Sakkathattiya VitsanukamPrasit” şeklinde okunuyor. Hatta Bangkok’da bu şehrin bu orijinal ve uzun ismini şarkı gibi söyleyenler de var.
Bangkok’a İstanbul’dan direkt uçuşla dokuz buçuk saatte ulaşılıyor.
İnanılmaz nemli ve sıcak bir havaya sahip. Kasım - Nisan arası dönem Tayland’a gelmek için en ideal zaman. Diğer aylarda yoğun muson yağmurlarına denk gelebilirsiniz. Ama şunu söylemeliyim ki hangi ay giderseniz gidin kışlık kıyafetlerinizi evde bırakıp gideceğiniz bir şehir.
Monarşiyle yönetiliyor. Kral sembolik olarak ülkenin lideri. Tayland krallığı dünyanın en zengin krallığı. Tayland kralı da dünyanın en zengin insanı fakat halkına sosyal güvence bile sağlamıyor. Tabiri caizse herkes başının çaresine bakıyor; halk fakir, krallık zengin. Buna rağmen krallarına asla laf söyletmiyorlar, bu konuda çok hassaslar.