Çünkü "Artık Cumhurbaşkanı da bizden" demelerinden ve laikliğe ilk darbeyi vurmaya kalkmalarından hemen sonra, Anayasa Mahkemesi önlerine çıkıverdi.
Ve kızdılar...
*
Anayasa Mahkemesi’nin ilk görevi; TBMM kararlarının Anayasa’ya uygunluğunu denetlemektir.
Üzerine "namus ve şerefleri" üzerine yemin ettikleri Anayasa’da böyle yazıyor.
Açıp bakın; madde 148...
Kıvırıp "Mahkeme ancak şekil yönünden bakar" tezi ise doğru değil:
Anayasa’nın "teklif dahi edilemez" hükmüne karşı hile yaparak, değişikliğin içine "türban" sözcüğünü koymayıp... Ama içinde "türban" sözcüğü geçmeyen değişikliğin daha ilk günü "türban serbestisini" ilan etmek, size "şekli değiştirilmiş suç" gelmiyor mu?..
Söyleyin:
Anayasa’nın "değiştirilmesi teklif dahi edilemez" hükümlerini hileyle değiştirmeye kalkmaktan daha çok "şekilsizce" ne olabilir?..
*
Ve Anayasa Mahkemesi’ne kızdılar.
Anayasa Mahkemesi; üzerine namusları ve şerefleri üzerine yemin ettikleri Anayasa’da eskiden de vardı.
Tam altı sene batmadı da...
Durup dururken Anayasa Mahkemesi kararlarının "askılı veto" ile askıya alınmasını da (sanki palto bu) öneriyorlar... "Redd-i hákim" yapmayı da... Yargıçlarımız sanki düşmanmış gibi "savaş" ilan etmeyi de...
Çünkü; Anayasa Mahkemesi’nin hukukçu, onurlu, şerefli ve yürekli üyeleri, laik cumhuriyete karşı oyunlarını bozdu.
Ondan...
*
Elbette hedefleri Mustafa Kemal’in cumhuriyeti.
Bunu bilmeyen var mı?
Önlerine çıkan herkese, amaçlarına engel olan her şeye kızıyorlar. Tehdit ediyorlar, yok etmeye çalışıyorlar... Saldırıyorlar...