İYİ ki arada bir ağızlarından kaçırıyorlar ve biz onların ne olduklarını anlıyoruz.
Bir anda ortalık karışıyor:
"N’oldu?..."
"Kaçırdı..."
Kimi zaman bir milletvekilleri, kimi zaman bir belediye başkanları, kimi zaman bir bakanları, kimi zaman....
Herhangi biri olabilir.
O zaman partiden uyarı geliyor:
"Öyle uluorta yapmayın..."
O hangisiydi; kazara mikrofon açıkken kaçırmıştı da, tüm ahali haberlerde dinlemişti.
İşte dün...
Sabah daha gazeteye gelir gelmez arkadaşlar, daha önce Amerikalılara "Delikten süpüreceğinize kullanın adamı" diyen Cüneyd Zapsu ile ilgili haber verdiler:
"Yine kaçırdı..."
Bu sefer de "Türbanını çıkar demek, sokaktaki bir kadına donunu çıkar demektir" diyerek değerli görüşlerini açıklamış, bu sözler dün tüm medyada yer aldı.
Başbakan’ın danışmanı bu, sıradan biri değil.
*
Birincisi:
Türbanlı hanımlara saygısızlık; çünkü hiçbir kadın kafası ile poposunu karıştırmaz.
İkincisi:
Akılsızlık... Çünkü türban sorununu altı yıl erteleyip, türbanlı kızların üniversite kapılarında başlarını açmasını seyreden bir partinin önemli adamı "Türbanı çıkar demek, donunu çıkar demektir" dememeli..
Üçüncüsü:
Bir zihniyetin ifadesidir bu. Kadının başına baktıklarında, aslında akıllarından başka organların geçtiği daha iyi nasıl anlatılabilir.
*
Neyse ki ağızlarını tutamıyorlar ve işte böyle arada bir kaçırdıkları zaman onları aziz halkımız tanıyacaksa tanıyor.
Asla çağdaş bir yaşamdan yana değiller.
Asla kadınların tüm ileri ülkelerde olduğu gibi medeni kimlikleriyle toplumda yer almalarını istemiyorlar.
Onlar kaçırdıkça biz niyetlerini anlıyoruz.
Yani ne alakası var; açık başlı olmakla donsuz olmanın?..