Yalaka...

YALAKALIK; yalamaktan gelir.

Daha da doğrusu "yalaka"dır.

Sonundaki o "lık" eki, daha fazla ayıp olmasın diyedir.

Sözlüklere göre ise açılımı şöyledir:

Yalayıcı, yalayan, yalamakta olan, yalamaktan vazgeçmeyen, yalamaya düşkün, yalamacı...

Yalakalık için iki şeye gereksinim vardır:

Birincisi; uygun bir dil...

Ve yalaka dilini kullanır:

"Güzel şeyler de oluyor..."

"Birçok başarı sağlandı..."

"İyi bir noktadayız..."


Yalaka dilin uzunluğuna bağlı artık. Misal dil yeterince uzun ve fonksiyonel ise kullanımda sınır yoktur:

"Çağ atladık..."

"Türkiye parlayan yıldız..."

"Dünya bizi izliyor..."

Deneyimli bir yalaka, dilini nerede kullanacağını iyi bilir.

Öyle dilini gereksiz yere sokmaz...

Temkinli ve dikkatlidir.

Hedefi iyi seçer, tetikte bekler, nişan alır, ağzını açıp da dil attı mı, hedefi tamı tamına bulur.

*

Sonra?..

Sonra işte böyle "güvenlik" diye 70 bin insanın telefonlarını dinleyip, kapalı evdeki bir teröristi yakalamak için yoldan geçen çocukları öldürürsünüz...

Ya da "istikrarlı ekonomi" diye diye, teğet (!) geçen krizde dünyanın en büyük işsizler ordusuna, en çok iflasına, en çok aç ve yoksula sahip olursunuz...

Dış politikada; sizi adam yerine koymazlar, AB’den umudu kesip, Obama tarafından kazıklanıp, dost ülkeler nezdinde "kalleş" oluverirsiniz...

İç siyasette; dinciler devleti ele geçirdiklerinde ve sıra size geldiğinde dizinize vurup "Nedir bu başımıza gelen" diye sızlanırsınız...

*

Tümü şu toplumu yanıltan yalakalıklar yüzündendir...

Yalaka dil üçe ayrılır:

-Kısa...

-Orta...

-Uzun...
Yazarın Tüm Yazıları