Uzatın elinizi...

BU gerçeği artık herkes görmeli:

Siyasetçi-bürokrat-vurguncu el ele verdiklerinde, onları kimse durduramıyor.

Bir yolunu bulup, bir kılıf uydurup, bir bahane yaratıp doğanın en güzel parçalarını çalıyorlar.

Dünyamızı alıyorlar elimizden.

Ne orman, ne kumsal, ne koy, ne ırmak, ne koruluk, ne dağ, ne göl kurtuluyor ellerinden.

Boz ayıları, kınalı keklikleri, telli turnaları, yunusları, geyikleri dahi ranta çevirip, bir yolunu bulup satabiliyorlar.

Bizler ise sadece ağlayan birer seyirciyiz.

Güçsüz...

Korkak...

Beceriksiz...

*

Oysa; hiç kimse sizden daha çok pencerenizden görünen koruluğun sahibi değil.

Hiç kimsenin sizden daha çok o ormanda payı yok...

Hiç kimse çocuklarınızın oynadığı yeşil alanda, sizin kadar söz sahibi olamaz...

Hiç kimsenin sizden daha çok hakkı olamaz o kumsal üzerinde...

Hiç kimse sizin kadar sahibi değil; oradaki ırmağın, gölün, sincapların, kuşların, havanın, suyun...

*

Dünyamızı o yağmacılardan korumanın tek yolu var:

El ele verip bizim ve çocuklarımızın olan dünyayı korumak.

Tüm iyi niyetli ve yağmacılarla suç ortağı olmayan derneklerin, vakıfların, toplulukların bir araya gelip, güçlü bir platform kurmaları, birbirlerine yardıma koşmaları gerekiyor.

İnsanların; semtlerde, mahallelerde, beldelerde, kasabalarda, köylerde örgütlenmeleri şart.

Bizler el ele vermeliyiz.

Bu, Kurtuluş Savaşı’mız kadar yüce bir mücadele sayılmalı.

Bu yurt bizim.

Korkak, sessiz, sinmiş, nemelazımcı insanlar asla ve asla güzel bir dünyayı hak etmezler.

Bu yağma karşısında yüreği olan tüm sivil toplum örgütlerini, yüreği yanan sıradan yurttaşları çığlık çığlık çağırıyor yurt...

Lütfen...

Bizler acı çektik, hiç olmazsa çocukların hatırı için...

Uzatın elinizi...
Yazarın Tüm Yazıları