Top ve balta sesleri...

DÜN devlet kadrolarının göstermelik "anma törenleri" sürerken, doğa sevdalısı Atatürk’ün mekánlarının arasından geçtim.

Orman Çiftliği, Söğütözü, Gizli Bahçe çayırları...

Tümü çalınmış.

Her gelen bir parçasını yürütmüş hatıraların.

Beton binalarla dolu oralar.

Uzaktan ise top sesleri geliyordu; Anıtkabir’e ziyarete gitmeyi reddeden Suudi Arabistan Kralı’na "devlet şeref madalyası" veriyorlardı Çankaya’da.

Canım sıkıldı, canım...

*

Atatürk
’ün gözbebeği, İstanbul’un kalan tek nefes alınacak yeri "Sevda Tepesi"ni de Kral’a sattılar.

Şimdi Kral’ın o cennet tepenin tümünü betonlaştırması için "yasa" çıkartacaklar.

Top sesleri ne çok şey anlatıyor.

İhanetin ayak sesleri gibi:

Güm, güm, güm...

*

Söğütözü’
ndeki meşe ağacı ile devrim yasalarının akıbeti arasında hiç fark yok.

Her ikisi de baltalandı.

Kesilip atıldılar.

Devlet şeref madalyası; "Türkiye’nin bekası, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü için üstün feragat, fedakárlık, başarı gösterenlere" verilir.

Kral; şeriat düzenini kaldırıp, laik ve çağdaş cumhuriyet rejimini kurduğu için Atatürk’ü ziyaret etmek istemiyor ve yerli yandaşları ona Çankaya’da "Devlet şeref madalyası" veriyorlar.

Top sesleri ile balta sesleri birbirine karışıyor.

Güm, güm...

Güm, güm...

*

Bu baltalanan ülkenin insanları olarak bizleri ise bilirsiniz:

Sevda Tepesi olsun, Orman Çiftliği olsun, Söğütözü’nün meşeleri olsun... Tümü yok edilirken bir "suç ortaklığı" içinde sustu herkes, ses seda çıkmadı.

Artık huzur veren bir ağaç gölgesi yok oralarda.

Tıpkı Mustafa Kemal’in devrim yasaları, çağdaşlık projeleri gibi... Artık Cumhuriyet’in huzur veren gölgesi de, güven veren gövdesi de, tutunacak dalları da yok.

Uzaktan top ve balta sesleri geliyor...

Güm, güm...
Yazarın Tüm Yazıları