Bunlar Cumhurbaşkanı hakkında mahkeme kararında geçen sözcükler.
(......)
Aslında dava uzundu:
Genel Başkanları Erbakan "kayıp trilyon" davasından hapse mahkûm oldu. AKP’liler cezasını "evde" çekmesini sağladılar.
Ama Hoca yazlığa gidecekti...
"Yazlıkta da olur" dediler...
Bu güzel bir infaz şekliydi.
Yüzme havuzu yazlığın içinde olduğu için artık "Havuz başında da olur..." demelerine gerek görülmedi...
Ya aynı suçtan yargılanamayan Abdullah Gül?..
O bu arada Türkiye’nin "cumhurbaşkanı" olmuştu. Yani Hoca’sı mahkûm, kendisi cumhurbaşkanı...
Tuttu Hoca’yı affetti...
(......)
Ama hukuk bazen iyi işler.
Biliyorsunuz önceki gün yargı, "şüpheli" diye nitelendirdiği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de öbür 70 kişi gibi "evrakta sahtecilikten" yargılanmasına karar verdi...
Ergenekon davasında rektörler, dekanlar, paşalar, kafalarına bastırılarak götürüldüklerinde "Yargıya müdahale etmemek lazım... Yargı kendi mecrasında işler..." diyen Cumhurbaşkanı buna çok kızdı...
Rektörler, dekanlar, paşalar kafalarına bastırılarak götürüldüğünde "Yargı işini yapacak takoz koyanlar var..." diyen Başbakan’ı aradı...
Başbakan da kızdı...
*
Şimdi ne olacak bilmiyoruz...
Bence iktidar, Erbakan için yeryüzünde ilk kez uygulanan o "havuzbaşı formülünü" uygulayabilir ve hemen toplanarak "Mahkumiyetini Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’da çeker..." şeklinde bir karar alabilir.
Sonra ikinci aşama gelir:
Gül, kendi kendini affeder...
Olmaz diye bir şey yok...
*
Yoksa Cumhurbaşkanı’nız, yargı kararındaki tanımlama ile "şüpheli" olarak mı oturacak Çankaya’da?..