Seçimle gelenler hiçbir zaman seçimle gitmediler. Arjantin'de ne kadar seçim varsa, o kadar da darbe vardır.
Doğrusunu isterseniz Arjantinliler de buna alışmışlardır. İşler biraz kötüye gidince ‘‘Asker ne der?..’’ demeye başlarlar.
Ve asker gelir.
Juan Peron, 1955'te ancak darbeyle indirilebildi. 77 yaşında yeniden seçildi, Arjantinliler ‘‘Baba geldi’’ dediler.
1976'da yine darbe oldu.
Eva Peron başa geçti.
‘‘Bu bacınıza oy verecek misiniz?..’’ diye sordu.
Arjantinliler ‘‘Vermez miyiz’’ diye zıpladılar.
Eva Bacı, entrikaları ve basiretsizliğiyle dillere destandı.
*
Sonuçta Arjantin bir türlü adam olamadı. Vurgun ekonomisi, rüşvet, iktidar yandaşlarının soygunları ile hantal devlet batmaya başladı.
Tek başarılı oldukları şey futboldu.
Sonunda IMF yetişti.
Arjantin'in Kemal Derviş'i Domingo Cavallo, ABD desteği ile ekonominin başına geçti. Medya onu ‘‘Kurtarıcı’’ olarak göklere çıkarttı.
Domingo ‘‘Tünelin ucunda ışık gözüktü’’ dedi.
Herkes sevindi.
Ama bir türlü önlememeyen soygun ekonomisi, halkın devlete güven duymasını önlediği için, alınan ekonomik önlemler hiçbir zaman tam uygulanamadı ve insanlar sokaklara döküldüler.
Bildiğiniz gibi talan başladı, insanlar ölüyor, IMF kayıplara karıştı, Domingo tüydü.