KİMSENİN görmediği-bilmediği, kendi beyninizin içindeki uçurumun dibine yuvarlandığınızda bu iyi bir karardır:
"Sıfırdan başlamak..."
Sadece parayla-pulla ilgili değildir bu.
Kimi zaman hiçbir şey yoksa yapacağınız... Kimi zaman yuvarlandığınız uçurumu kendiniz kazmışsanız...
Belki de durup dururken mutsuzsanız...
Yüreğinizdeki bağlar, eski bir bıçağın sapı gibi lak-luk oynamışsa yerinden... Deneyimliyim ben, bilirim...
Bir de sabahların alacakaranlıklarında uyanıp, camdan boş sokağa bakıp ağlamışsanız...
*
Kimi zaman böyle olur insan.
Sebep var ya da yok...
Renkler parlaklıklarını yitirdiğinde... Sözler anlamsızlaştığında... Sesler bizi korkuttuğunda... Yüzler yabancılaştığında...
Kısacası; size göre yaşanmazlığın tam ortasındaysanız sanki...
Suyu bitmiş bir çaydanlık gibi...
En iyi karardır:
"Sıfırdan başlamak..."
*
Sokaklarda rastladığım insanlar keyifsiz.
Güvendikleri kurumlara, umutla baktıkları önderlere kırgınlar. Çoğu çocuklarının endişesini taşıyor.
Kimisi yılgın...
Kimisi aldatıldığını düşünüyor, kızgın...
O okurum endişeli gözlerle, "Yani biz çağdaşlığı kaybettik, öyle mi?" diye sorduğunda ve ben yanıtsız kalıp utanarak yere baktığımda, çocuğunun elini tutup giderken kendi kendine fısıldamıştı:
"Biz de sıfırdan başlarız..."
Bu doğruydu...
Çağdaş-uygar bir ülkenin bireyi olmak, çocuklarına aydınlık bir dünya bırakmak isteyenler, her şeyini, ama her şeyini kaptırdıysa bile...
Ülkenin tüm medeni kavramları ve kurumları gittiyse dahi...
Biz de sıfırdan başlarız.
Mustafa Kemal gibi...
*
Yakınmalar anlamsızlaşmışsa, dövünmelerin faydası kalmamışsa, dize vurmalar işe yaramıyorsa artık...