GAZETELERDE-televizyonlarda yayınlanan o "oynayan Pakistanlılar" görüntülerine acıma ile kızma arasında bir duyguyla bakarken hatırladım:
Lise-üniversite yıllarında ne zaman bir Pakistanlı görsek, iki elimizin işaret parmağını fayton beygiri gibi yan yana getirip sürterdik ve şöyle derdik:
"Biz-siz kardeş..."
Onlara da birisi öğretmişti, onlar da parmaklarını sürtüştürüp yanıtlardı:
"Yeeesss... Biz-siz kardeş..."
O baştaki "Yes" aslında komünizme karşı ön karakollar olarak bizi "kardeş" kılan ABD’yi temsilen cümlenin içinde bulunan şeydi...
Sonra...
Sonrasını iki gün önce gazetelerde-televizyonlarda yer alan o oynayan Pakistanlılar görüntüsü anlatır bize:
Zavallılık...
*
1970’lerde iktidara gelen aydınlıkçı Zülfikar Ali Butto’yu, bir darbe ile indirip tüm dünyanın tepkisine rağmen asarak öldürdüler.
Önceki gün gördüğünüz külahlı, sakallı, altın dişli Pakistanlılar, o zaman da böyle sarılıp oynadılar.
Ama darbelerin, suikastların, bombaların, kanın, kargaşanın sonu gelmedi. Butto’nun kızı Benazir Butto, çağdaşlık mücadelesini sürdürdü, birkaç ay önce onu da bombayla havaya uçurdular.
O iki Pakistanlı yine zıplayıp oynadı.
(.........)
Pakistan’ın nüfusu 170 milyon...
En az üç-beş-on-on beş çocukla, sokaklar çocuk dolu.
Hem sosyal, hem siyasal yapıya şeriatçılar, şıhlar, medreseler hákim. Tarikatlar ülkeyi on binlerce cami ve tarikat okulu ile donatıyor ama çağdaş eğitimi engelliyorlar.
İşte böyle yetişen, eğitimsiz-cahil-hurafelerle yaşayan bir toplum, kendi kendini ancak bu kadar yönetebiliyor.
Demokrat-laik bir sistem için çırpınan aydınlar azınlıkta...
*
Zavallı bir ülke Pakistan.
O oynayan Pakistanlılara bakıp acırken, Batılı birisinin de benim üzerimdeki acıyan bakışlarını hissediyorum.