Kardelen çiçekleri ile menekşeler aynı zamanda açar.
Kuzey yarımızda kestane, güney kıyılarımızda portakal yetiştirip, akşamları soba başlarında birlikte yeriz.
Fıkralarda kendi kendimizi anlatıp kendi kendimize güleriz...
Zengin değiliz...
Yoksulumuz çok...
Ama umutlarımız var...
Sabahları dört bir yandaki okullarda çocuklarımız aynı şarkıları, aynı marşları söyleye söyleye derse başlarlar...
Eksik-meksik ama, Müslüman ülkeler içinde demokrasiye sahip tek ülkeyiz...
Anayasamız yazılı...
Ortadoğu’nun tek laik-sosyal-hukuk devletiyiz...
Ve Batı uygarlığına talip, bunun için çırpınan, didinen, direnen tek Ortadoğu ülkesiyiz...
*
İşte; ünlü 11 Eylül terör saldırısından sonra, ABD "Büyük Ortadoğu Projesi" ile bu ülkede bir "ılımlı İslam devleti" kurmaya hız verdi, Araplara örnek olsun diye...
Ve bir anda her şey değişti.
ABD’nin gizli elinin hünerini ve gücünü hepimiz biliriz; dört günde kurulan bir dinci parti Türkiye’nin tepesine oturuverdi.
Adeta bir istila başlamıştı...
Dinci iktidar kendi medyasını, kendi sermayesini, kendi yönetim kadrolarını, kendi politikalarını hızla kurarken... Atatürk Türkiyesi’nin güzergáhını savunan herkesi cezalandırdı, sindirdi, susturdu, sildi süpürdü...
Laik-çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hem fotoğrafı, hem adı artık şöyleydi:
"Ilımlı İslam..."
*
Şimdi ABD’nin yeni Başkanı Obama Türkiye’de...
İki gündür gezip gördüğü bu güzel ülkenin üzerindeki her çağdaş varlık, her Batılı kurum, her medeni anlayış, Mustafa Kemal’in ve onu izleyen insanların eseridir.
Tüm bu çağdaşlığı yıkmak isteyen plan ise ABD’nin...
(.......)
Oysa bizim güzel bir ülkemiz ve hayallerimiz vardı...