Ölümüne lise aşkları...

BEN insanların en büyük aşkları lise çağlarında yaşadıklarına inanırım.

Henüz taşın sert olduğunu bilmeden.

Henüz ateşin yaktığını öğrenmeden.

Yuvasından henüz kafasını uzatıp, kabuklu cevizle ilk kez karşılaşan bir sincap yavrusu gibi şaşkınken...

Henüz savunma sistemini kuramamış bir taze yürek, kalkanını nasıl tutacağını bilemeyen bir acemi şövalye gibi öylesine debelenirken...

Henüz bacak aralarındaki değişikliği çözemeden, geceleri üzerine akan lavları yatıştırmaya çalışırken...

*

Biz lisenin dağılma saati Naciye Hala’nın evine koşardık, onun buzdolabında limon vardı.

Limon saçlarımızı dik tutturmak içindi.

Kuzenlerimle kafalarımızda ikişer çoban salatasına yetecek kadar limon sıkar, parlak ve kazıklaşmış saçlarla lisenin önünde yerimizi alırdık.

Uzaktan bir tek bakış beklemekti bizimkisi...

Limon sıkılmış kafalarımız güneşin altında yanarken, o kadardı aradığımız; bir tek bakış...

Ne barlarımız vardı dans edecek, ne diskolarımız, ne de beş-on metreden fazla yaklaşma olanağımız.

Cep telefonlarımız da yoktu, mesajlarımız da...

Limon sıkılmış kafalarımız ve günlerce beklediğimiz o uzaktan uzaktan bir tek bakış...

*

İki gündür medyada "lisede aşk cinayetleri" haberleri yayınlandıkça işte bunları düşünüyorum.

Elbette çocuklara dehşeti öğreten ti-vi’leri, ailelerin şımarık-sorumsuz tutumlarını, okullardaki güvensiz ortamı asla unutmadan, bir başka boyuta atlıyorum:

Ölümcül lise aşklarına...

Henüz vücudunda gözüken minik tüyleri dahi çözemeden, bir ateşli mızrak geliverir üzerine liselinin.

Henüz rimel ile gözyaşının anlaşamadığını öğrenemeden ağlar.

Henüz elinin niye titrediğini bilmeden, bedeni savrulur.

Henüz okul çantasının ağırlığına alışmışken, dünyalar yıkılır da başına, altında kalır...

Liseli bilemez bu aşk karşısında ne yapacağını.

Kafasına limon da sıkar, aşkına kurşun da...

Sonuçta unutulmamak için gereken her şeyi yapar lise aşkları ve asla unutulmaz...
Yazarın Tüm Yazıları