Böylece herkes herkesi affettiği için partinin adı ne oluyor:
AK Parti...
Görülmüş bir şey yok.
Diyelim ki Ankara Adliyesi’ndeki iki sanık koridordaki bankta oturmuş yargılanmayı beklerken, içlerinden birisi "Sana bir şey söyleyeyim mi, gel ben seni affedeyim" diyor.
Öbürü seviniyor:
"Olur mu?.."
"Tabii ki olur, işte affettim gitti... Şimdi sen de beni affet..."
O da affediyor...
Ve birlikte çıkıp gidiyorlar ak-pak...
Olabilir mi?..
*
Yoksul-güçsüz insanların dünyasında olmaz...
Değil resmi evrakta sahtecilik, zimmet, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırmak... Trafik cezası olanlar sürüm sürüm sürünürler.
Devlet yakalarına yapışır da bırakmaz.
Ama devleti yöneten, iktidarı eline geçirmiş, güçlü ve egemen devlet adamları yaptıklarında bal gibi oluyor.
İşin daha ilginç yanı; birbirlerini affettikleri gibi, kendi kendilerini affetme yetenekleri de var:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, aynı suçu işlediği için Erbakan’ı affederken otomatik olarak kendi kendini de affediyor... Cumhurbaşkanı’nı kurtaran Maliye Bakanı otomatikman kendisi de kurtulmuş oluyor...
Başbakan dokunulmazlıkları muhafaza ederek milletvekillerini kurtarırken, kendisi de ne oluyor?..
Kurtuluyor...
*
Pekiiii...
Seçim geldiğinde tüm bu rezaleti affeden kim?..
Nohutçu ile kömürcü...
Nohutla kömürü alıp, hepsini kökten affediyorlar ve bu döngü sürüp gidiyor. Öbürleri trilyonları alıyor, bunlara da nohut ile kömür düşüyor...