Bizler aslında her gün oturup baştan baştan insanlara mektup yazarız. Aralıksız, her gün, her gün...
O káğıtlara yazarız, o mürekkeplerle...
Káğıtlarımız ve mürekkeplerimiz olmadan olmaz.
Ve mürekkep kokusunu sever, bir sevgilinin teni gibi káğıt bobinlerini okşarız...
*
Bizim gruba yöneltilen suçlamalara ve iktidarın ipe-sapa gelmez iddialarına hiç girmek istemezdim doğrusu. Çünkü grubun beni ilgilendirmeyen bir sürü işi vardır, benim ise küçücük köşemde yıllardır anlatmak isteyip bizimkilere dahi anlatamadığım savlarım.
O kadar...
Ama işin içine Hürriyet’in káğıdı ve mürekkebi girince...
(.........)
Hadise şu: Bir AKP Genel Başkan Yardımcısı var; Dengir Fırat...
Alakasız "Dingil" yazım üzerine "Dingil benim" diye beni mahkemeye verdiği için dikkatli yazıyorum bu sefer:
Dengir...
Evet, Dengir Bey (elbette Başbakan’ın emri üzerine) önceki gün basın toplantısı yaparak, Hürriyet’in káğıt-mürekkep kullanımında fiyatları pahalı gösterip küçük tüketiciyi zarara uğrattığını iddia etti. Oysa bu iddia taa 2001 yılında Star Gazetesi tarafından ortaya atılmış, müfettişler tarafından araştırılmış, sonunda Star Gazetesi’nin haberi doğru olmadığı için mahkeme tarafından tazminata mahkûm edilmişti.
Demek ki Ding...
Pardon, Dengir Bey yeni duydu.
Ayrıca Hürriyet yöneticilerinin hiçbirinin "dokunulmazlık" zırhı yok... Devletlerine ve milletlerine hesap vermekten kaçınıp "dokunulmazlıkların" arkasına sığınmazlar, onlar şerefli insanlardır.
İktidarın gücü var, bizler ise mürekkep ve káğıttan ibaret...
*
O mürekkep ile káğıt, gazetecinin eti ile kanıdır.
Onlarsız olmaz.
O mürekkeplerle o beyaz káğıtlara yazdıklarımız, insanlığa sevda mektuplarıdır aslında, iyi bakın...
Kir götürmez...
Gırtlaklarına kadar gömüldükleri yolsuzluk-avanta-soygun çukurundan kafalarını uzatıp mürekkep ve káğıdımıza laf söylerlerse...