Paylaş
Nitekim pazar günü DP kongresi sürerken, gazetelerin başlıkları çoğunlukla şöyleydi:
"Kırat süvarisini arıyor..."
(......)
Kıratın ilk süvarisi şüphesiz Süleyman Demirel idi.
Altı kez attan düşüp, yedi kez yeniden ata binmekle bir siyasi rekorun sahibiydi süvari Demirel.
At son şahlandığında, fiskeyi savurması ile birlikte Süleyman Bey uçup Çankaya’ya oturmuştur. İşte o günden bu yana, süvarisiz kalan kırata süvari aranır.
*
Tansu Çiller bence iyi bir süvariydi.
Tek sorun; sosyoloji açısından ters oturmuştu kıratın sırtına. Yüzü kuyruk tarafındaydı ve her "deh" ile biraz daha uzaklaştıydı iktidardan.
Yeni bir süvari arandı muhalif ata...
Mehmet Ağar’ı bindirdiler.
Kimisine göre bu yeni süvari ile kıratın şahlanıp uçma ihtimali oldukça yüksekti.
Kıpırdamadı yerinden...
İte-kaka, deh-meh...
Faydasız...
İşte şimdi yine "Merkez sağ diriliyor, kırat süvarisini buldu" diyorlar; Süleyman Soylu isminde bir arkadaş bu sefer.
*
Ben size söyleyeyim; bu at yürümez...
Çünkü:
Bu 1950’lerde başlayan bir büyük günahın vebalidir bu.
Politikayı cami avlularına sokup, toplumun inançlarını kullana kullana... Tarikatları, tarikat şıhlarını okşaya okşaya... Cumhuriyet devrimlerini kötüleye kötüleye... Köy enstitülerini kapatıp, dergahları destekleye destekleye... Yurdu imam-hatiplerle donata donata...
Kendi sonunu hazırladı merkez sağ...
Sonunda; dinci akımlar tüm toplumu sarıp sarmaladı, tarikatlar ülkeyi yönetecek güce eriştiler ve imam-hatipli çocuklar büyüdüler.
Artık AKP var.
Merkez sağ, kendi akılsızlığının, kolaycılığının, laik cumhuriyete ihanetinin kurbanıdır, faturayı "yok olarak" ödüyor.
Muhalif at kırat yürümüyor.
Deh-meh...
Faydasız.
Paylaş