"Annesi" Gülseren Uğurlu, çöktüğü koltukta, kendisini hayata bağlayan, yaşam sevinci veren dokuz yıllık arkadaşı için ağladı.
Cooker, öbür koltukta...
Upuzun, lüle lüle kulakları, iri kahverengi gözleri, ufacık bedeni ile öyle hareketsiz bakıyor. Arada bir kafasını sağa-sola yatırarak anlamaya çalışıyor konuşulanları.
Ama bu hukuku(!) anlaması olanaksız.
(.......)
İcra memurları kapının eşiğinde ayakta duruyorlar ve gerekirse Cooker’e de el koyacaklarını söylüyorlar. Hayatı boyunca güçsüz ve dilsiz canlılara yardım etmiş Gülseren Hanım, karşısında duran gücün merhametsizliği karşısında eziliyor:
"Ona ne yapacaksınız?.."
"Uyutulur..."
*
"Uyutulur..."
Bu "öldürülür" demek.
Ya evden atılacak ya da "uyutulacak"Cooker.
Bu mahkeme kararı...
Olayı izleyip Ankara ilavesinde haberleştiren arkadaşlarımız, muhabir Deniz Biliroğlu ilefotomuhabiri Oğuz Demir, icra memurlarının pazartesi gününe kadar (yarın) süre verdiklerini söylediler.
Pazartesi, ya küçük Cooker evden atılacak, ya uyutulacak.
*
Oysa 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası; hayvanların sahipleri tarafından asla terk edilemeyeceğini, sokağa atılamayacağını, sokaktaki evcil hayvanların ise korumaya alınacağını emrediyor.
Yargıçlar bu yasayı yok sayıyorlar.
Hukukun varlıklı ve güçlüler lehine işlediği bir ülkede bu çok da tuhaf değil.
Bu sebeplerden ben Türk hukukuna asla güvenmem.
Önemsiz gibi gözüken bu olay, aslında bize "hukukumuzu" anlatır.
Bakın yakın tarihe; şairlerini, yazarlarını, aydınlarını, fidan gibi gençlerini, hatta devlet adamlarını "atmış" ya da "uyutmuş" bir hukuktur bu hukuk.
Yineliyorum:
Bir ülkenin kültürünü, vicdanını, uygarlığını, hukukunu tanımak için; doğayla ve öbür canlılarla ilişkisine bakın...