LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BEN leyleklerin gitmesini de severim. Onların dönüşünü bekleyeceğim için. Bir sabah çocukların sesi gelecek pencereden:
‘Leylekler döndüler...’
*
Yine bir sevda öyküsüyle darmadağınığım bugün:
Pako Sayfası’nın yetenekli ve sevimli veterineri Talat Gülbay, geçen gün Tuzla’daki fabrikanın köpeğini aramak için arkadaki bataklığa yürüdü.
Orada iki leylek yan yana duruyorlardı.
Yaklaşınca erkek olanının kanadının kırık olduğunu gördü. Dişi leylek sağlamdı.
Erkek leyleği tedavi etmek için yakaladılar, dişi olan uçtu gitti.
Ama az sonra herkesin şaşkın bakışları arasında dişi leylek geri döndü, yere kondu, sindi ve kendisini de yakalamalarına izin verdi.
Daha sonra áşık leylekleri alıp kliniğe getirdiler.
Dişi leylek yol boyu üstü açık konumda olduğu halde uçup gitmedi, öyle oturdu.
Yaralı erkeğin tedavisi hálá sürüyor.
Dişi kafeste değil, kanatları sağlam, kapı pencere açık; ama asla öbürünü terk etmiyor.
Klinikte kafesin önünde oturmuş, onun iyileşmesini bekliyor.
*
Artık sonbaharın ortaları.
Leylekler gittiler.
Dişi leylek sevdiği erkeğin düzelmesini, belki birlikte uçup gitmeyi bekliyor.
Biz erkekler zaman zaman hata da yapsak, dişiler doğada bile işte böyledirler.
Sevdaları varsa asla uçup gitmezler.
Sanırım bir leyleğin uçma özgürlüğünden, göç etme güdüsünden daha değerli bir şeyi yoktur.
Ama sevdası uğruna bunları verebiliyor.
Tıpkı bir hastane odasındaki refakatçi sevgili gibi orada. Arada bir girip çıkanları, operasyonları, yapılanları izleyerek.
Orada bekliyor...
*
Ben bunları yazarken masamın başındayım.
Yüreğimin yarısı uzaklardaki bir veterinerlik kliniğindeki kafesin içinde, yarısı kafesin önünde bekliyor.
Anlamıyorum-anlatamıyorum bu olanları.
Yine darmadağınığım.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları