NEDENSE bana en azından iki satır bir mesaj atacağını ben bir gün önceden bilirim.
Hani "içime doğdu" derler...
Yazımı yazarken, daha ilk satırda "yarın arar" derim.
Sağol, hiç de yanıltmazsın beni.
İşte dünkü mesajın "Bizim başbakanımıza laf söyleyen Yahudi çocuğu senin taaa..." şeklinde başlıyor.
*
Birincisi:
Yahudiler bana "üstün hizmet madalyası" vermediler, senin Başbakan’ına verdiler.
İkincisi:
"Başbakan’ımızın samimiyetine inanmayıp da onu eleştiren seni gidi o çoooo..." diyorsun.
Samimiyet?...
Bak şimdi; Başbakan’ın Davos’ta söylediklerini (parantez içine olanlar), Başbakan’ın sözcüsü Cemil Çiçek’in dünkü açıklamasının içine geçiriyorum, bak bakalım nasıl oluyor:
"...tekrar ifade etmek istiyorum ki biz (plajlarda çocuk öldüren) İsrail ile ilişkilerimize önem veriyoruz.Ve (öldürmeyi bilen) bu ülke ile ilişkilerimizi korumak istiyoruz..."
İyi mi?..
*
Üçüncüsü küfürbazım:
Yirmi beş yıldan bu yana, çocuklarımız ilaçsız-mamasız kaldığında, köy yolları kapandığında ve anneler ölü bebeklerini kar içinde doğurduğunda, büyüyebilenlerin camsız sınıflarda ayak parmakları donduğunda, ikimizin de canı yandı...
Senin ve benim...
İşçilerimizi Taksim’de vurduklarında... Askerlerimiz kırmızı tabutlar içinde annelerine dönmeye başladığında... Bankalarımızı soyduğunda... Gençlerimiz işsiz-aylak dolandığında... Açlıkta, sefalette, yoksullukta...
Dizimize vurduk; seninle ikimiz...
O zamanlar da ben böyle aldatmacalara, bu ikiyüzlülüklere, bu düzenbazlıklara kızıyordum...
Ama sen alkışlıyordun...
Şimdi ben yine kızıyorum, sen yine alkışlıyorsun...
Sen benim parçamsın aslında...
Ama sorgulamıyorsun, duymuyorsun, anlamıyorsun, görmüyorsun sevgili küfürbazım...