HER şey yerli yerinde duruyor; borsa çökmedi, dolar-euro aynı, yabancı sıcak para kaçmadı.
Ekonomi tıkırında.
İşler yolunda.
Kasalar ve cüzdanlardan eksilen bir şey yok.
Sadece bir şey eksildi yüreklerimizden:
Gurur...
*
Olsun...
Sizler taa başından beri cüzdanlarınız ve kasalarınız için, borsa-euro-dolar hatırına, yabancı sıcak para uğruna birçok değerimizi çöpe atmıştınız.
Türkiye’nin adının "ılımlı İslam devleti" olması sorun olmadı.
Ne devlet kurumlarının bir "Nakşibendi tarikatına" geçmesi... Ne de ülkenin tepeden tırnağa "siyasi İslam’a" teslim edilmesi canınızı sıkmadı.
Atatürk devrimleri olmadan da "olur" dediniz.
Laiklik, cumhuriyetçilik, çağdaşlık gibi değerlerden kolayca vazgeçebildiniz.
O zaman "gurur" olmadan da yapabilirsiniz.
O "gururu" size armağan eden tüm değerleri silip attığınıza göre, ne yapalım, gurursuz da olunur.
*
Bu yazı yazıldığı saatlerde Washington’da neler olacağı henüz belli değildi.
Sonuç ne olursa olsun:
Koca Türkiye, Afrika ülkeleri gibi ABD’nin elinde oyuncak olmuşsa...
Türk parlamenterler daha dün PKK’nın karşısında hazırola geçmiş, üzerinde Apo’nun posteri olan masada eşkıya ile anlaşma imzalıyorlarsa...
Başbakan; Beyaz Saray’a koşmuş, üç paralık eşkıyaya karşı kendini savunmak için "Başkan Bush"tan izin istiyorsa...
"Gururun" lafı mı olur?
*
Ne yapalım?
O gururu size veren Atatürk’ten, laik cumhuriyetten, bağımsızlıktan, egemenlikten, çağdaşlık yolundan vazgeçtiğinizde... Borsa, dolar, euro, sıcak para, yabancı sermaye diye diye en değerli kavramları çöpe attığınızda...