KEDİ aşkı sınıflandırıldığında, içinde "kaçak aşk", "gizli aşk" asla yoktur.
O kadar aleni ve açıktır ki; çatıda...
Bütün mahalle duyar.
Duymak istemeyene de duyurur kedi aşkını; haykıra haykıra.
Ben kedi aşklarını bilirim; önce ikisi çatının birer köşesine otururlar, karşılıklı...
Bir sohbettir başlar, mırıl mırıl...
Saatlerce, kimi zaman günlerce aç-susuz sürer bu aşk fısıltıları. O kadar saat ne konuşurlar, bizler bilemeyiz. Ama bu sohbet elbette onlar açısından çok şey ifade eder.
Ve uzlaşı sağlandığında, çığlık çığlığa mahalleye ilan edilir:
Kedi aşkı...
*
Maviş işte böyle áşık oldu.
Beğendiği erkeği seçti ve Mersin’deki evin çatısında aşklarını herkese haykırdılar.
Ama sahipleri Maviş’i o gün kovdular.
Çünkü Maviş, Siyam soyundan bir kediydi, gönlünü verdiği erkek ise sokak kedisi... İnsanlar onun, doğacak yavruların "değeri" açısından yanlış bir aşk yaşadığına karar verdiler.
Oysa yanlış aşk yoktur.
Ve kediler insanlara benzemezler; asalet, unvan yoktur onların dünyasında...
Irk, cins, soy bilmezler.
Bunu insanlar yaparlar; para, pul, şöhret, mevki, makam...
Milyonlarca yıl kedilerin asaleti bozulmağı halde, insanların giderek soysuzlaşması bu yüzdendir.
*
Maviş sokakta kalmıştı sonuçta.
Günlerce evi bildiği kapının önünde bekledi, kapıyı açmadılar. Pencerelere koştu, perdeleri çektiler.
Komşular kimi zaman onun bir ağaca çıkıp uzaktan uzun uzun eski evine baktığını gördüler.
O, áşık olduğu için cezalandırıldığını anlayamadı.
Sevmenin ve sevişmenin kabahat sayıldığını bilmedi, hiçbir zaman da bilmeyecek.
Sonra ne oldu bilmiyoruz.
Yasak, ama soylu aşkın ürünü bebeklerine çöplükten yemek kırıntılarını taşıyan bir Siyam kedisi görürseniz...