Biliyorsunuz; uçaklarımızın sınırı geçmediği açıklandı. Top atışının yapılmadığı da bildirildi.
Zaten orada karakol da yoktu.
O zaman medyada yer alan "İlk nokta atışı... İstihbarat paylaşımı sonucu ilk atışta bir karakol başarıyla vuruldu..." haberleri neydi?
Bence beklemekten bizim medya da sıkıldı.
Nitekim bir gazeteci arkadaşımız işte tam bu sırada kendini "Tümgeneral Yılmaz" olarak tanıtarak, birlik komutanlarını tek tek telefona çağırıp "Operasyon başladı mı?" diye sordu.
Bu iyi bir girişimdi.
Ancak meslektaşımız "Tümgeneral Yılmaz"ın kadrini bilmediler.
Editörü onu kovdu.
*
Ankara’da kendini "Dışişleri Bakanı Ali" gibi tanıtan birisi de TBMM Bütçe Komisyonu’nda "ABD ile istihbarat paylaşımı bugün itibariyle başladı, şu anda tezkere yürürlüğe girdi" gibi laflar edince, dinleyenler "Demek ki operasyon başladı" dediler.
Ve herkes koştu...
İşte karakolun vurulması o zaman oldu.
Medyamız "Operasyon başladığına göre top atılmıştır. Top atıldığına göre karakol vurulmuştur.Karakol vurulduğuna göre ilk nokta atışı başarıyla gerçekleşmiştir" görüşünden hareket etti.
Oysa "Tümgeneral Yılmaz" kovulmasaydı, birlik komutanlarına telefon açıp soracaktı:
"Ben Tümgeneral Yılmaz... Operasyon başladı, top atıldı da, karakol başarıyla vuruldu mu?..."
Sağlıklı yanıt alınacaktı:
"Hayır komutanım, hiç de öyle bir şey olmadı..."
Bu kadar.
Ama "Tümgeneral Yılmaz" kovulduğu için bunca bağımlı dış politikaya rağmen Dışişleri Bakanı kovulmadığı için... Yapılmamış bir operasyonun, patlamamış topunun vurduğu, olmayan bir karakolu izlediniz.
Sizi kandırdılar...
* * *
Gelmemiş bir demokrasinin, asla olmayan hukuk sistemi içinde, nohut torbasının milli irade yerine geçtiği, çağdışı kafalardan çağdaşlığın beklendiği memleket böyledir işte...