Hiçbir erkek onca çeşit yemeğin; su, tuz, sebze, baharat oranlarını aklında tutamaz.
Ve kadınlar daha yeteneklidir.
Bir kadın aynı anda televizyon seyredebilir, fasulyelerini kırabilir, çocuğu ayağı ile sallayabilir, misafir komşu ile sohbet edebilir ve kafasının içinde akıl almaz planlar kurabilir.
Erkek yapamaz...
Yapamadığı için dört kişi birden televizyona çıkıp, topun direklerin arasından nasıl geçtiğini saatlerce tartışırlar da, yine de kimse bir şey anlamaz.
*
Ve kadın daha dürüsttür.
Hiçbir kadın kendi çıkarı için kocasını öyle-böyle giyindirip, onu öne sürüp kullanmaz...
Ama erkek?..
CHP’ye katılan çarşaflı kadınları oraya elbette siyasi çıkarı olan bir erkek götürdü. Tıpkı öbür erkeklerin, kadınlarının başındaki örtüyü gösterip bu dönemde milletvekili ya da bakan olmaları, bürokraside koltuk kapmaları, ihale almaları, binbir çeşit avanta ve çıkar sağlamaları gibi...
Ben biliyorum; kadının örtüsünün iktidar olmakta kullanılmasına kızan Baykal, çarşaflıyı görünce buna bayıldı... Çünkü o da bir erkek...
*
Pekiiiiiyyy... Erkekten daha akıllı, daha zeki ve yetenekliyse kadın, böyle kullanılmaya niye izin verir?.. Sevdasındandır...
Kadının en baskın duygusudur; sevdası...
Önce sevgilisi, sonra yol arkadaşı gibi görmeye başladığı erkeğine sevdasından, bile bile razı olur kadın... Onun başarısında biraz da olsa pay sahibi olmak, seven kadını "akıllı-zeki-kişilikliolmaktan" daha çok mutlu eder.
Çünkü sevda böyle bir şeydir...
Ömrü boyunca edindiği tüm ahlaki değerleri bir yana atıp, en mahrem yerlerini bile erkeğinin önüne seren kadının sevdası her şeyin üzerindedir.
Ve erkek bunu bilir...
İşte; kimileri utanmadan, sıkılmadan bunu kullanır. Türk siyasetini neredeyse yönlendiren bu kara çarşafların, bu türbanların, bu sıkmabaşların altında aslında bu yatar: