"Milliyet.com.tr" sorgulamanın ses bandını dinleyince daha çok dehşete kapıldım; işkence sesleri, uğultular, hırlamalar, ağlamalar...
Sorgulamayı yapan polislerden birisi, sorgulanan istediği isimleri vermeyince "Ta.aklarını koparın" diyor...
Anladığım kadarıyla sorgulanan haham (!) Tuncay Güney bizim adımızı da Ergenekon’un içine sokarsa "ta.akları" kurtuluyor.
Bandı dinlerken düşündüm; istikbalimin Tuncay Güney’in "ta.akları" ile bağlantılı olabileceği hiç aklıma gelmemişti.
Kim bilir yıllar önce, o işkence yapıldığı saatlerde, uzaklarda ben her şeyden habersiz nerdeydim, ne yapıyordum...
Çok çok uzakta bir mahzende ise hiç tanımadığım bir adamın "ta.akları" beni ilgilendiriyordu, belki de yazgım değişecekti.
"Ta.aklar"a karşılık ben...
*
"Benim kaderim hahamın ta.aklarına bağlıydı" savımdan daha enteresan bir şey size:
O sorgulamada Tuncay Güney’in ifadesini işkence altında alanlardan Adil Serdar Saçan da, Ergenekon üyesi olduğu iddiasıyla, davanın tutukluları arasında ve hapiste.
Ergenekon davası o ifade üzerine kurulu.
Şimdi sorsak:
Sorgucu Adil Serdar Saçan, kendi üyesi olduğu örgütü Tuncay Güney’e işkence yaparak ortaya mı çıkardı?..
Yani polis işkence ile hahamı konuşturuyor, örgüt ortaya çıkıyor...
Polis bir de bakıyor ki kendisi de içinde...
Böylece kendi kendini yakalamış oluyor.
Öyle mi?..
*
Ne bileyim ben...
Benim aklım böyle çetrefilli işlere ermez...
Bildiğim tek şey; bir pis ortamın zavallı insanlarıyız... Sahipsiz, güvensiz, bir kirli bataklığın içinde rasgele yaşayıp giden zavallılarız...