Ne haşemalıların doluştuğu plajlarda bikini giyenlerin saldırıya uğraması rastlantı... Ne de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın danışma bürolarının koca dayağından korunmak için okunmuş su önermeleri.
Dün ikisi de medyanın dilindeydi.
Bundan sonra böyle olacak.
Deniz kıyıları tesettüre uygun, haşemalı yeni sakinleriyle tanışıyor:
Ayakta çorap, sırtta palto...
Zenginleri ise dinci tekstilcilerin yarattıkları 2006 yaz sezonu plaj modasına çoktan kavuştular.
Mayolar şaşı bir terzinin diktiği uyku tulumu stilinde.
Günaha karşı o denli korumalı ki, denize girildiğinde içindeki hava, denizden çıkıldığında içindeki su çıkmıyor.
Böylece suya batmayan hanımlar ile denizin bir kısmını almış evine gitmekte olan hanımlar mutlular.
*
Doğrusunu isterseniz benim canım o kadınların yaşamak zorunda bırakıldıkları bu eziyete sıkılır.
Tüm yeryüzü kadınları gibi güneşten, denizden, havadan yararlanmamalarına üzülürüm.
Sonuçta onlar da bizim kadınlarımızdır.
Erkeklerin kendi çıkarlarına, kendi egolarına uygun kurmuş oldukları dünyanın kadınları, bunu elbette sorgulayamazlar.
Sorgulamaya kalkarlarsa...
İşte o zaman medyanın dün dilinde olan ikinci mevzusu söz konusudur. Diyanet İşleri Başkanlığı Aile Danışma Bürosu, bu nedenle koca dayağına karşı, kadına şunu öneriyor:
Okunmuş su...
Üzerine yüz Nas suresi, yüz de Felak suresi okunmuş su, kocaya içirildiğinde dayak önleniyormuş.
Yok okunmuş su az gelirse...
Bu sefer kocasına "Hadi gel umreye gidelim" diyecekmiş kadın.
*
Bunu öneren devlet...
Yeni bir yaşam boyutuna geçiyor Türkiye.
AKP iktidarı seçimi kazanarak tek başına iktidar olduysa, bunların olmasını nasıl beklemezsiniz?..
Dincilik plajlardan devlete kadar her yerde öne çıkıyor.