İki eşek...

ABD seçimlerinin en hoşuma giden yanı bu oldu:

Kazananların amblemi; eşek...

Birçok hoşluk var aslında; Beyaz Saray’da bir siyah... Babası keçi çobanı, büyükannesi İngilizlerin aşçısı...

Amerikalılar aynı otobüse binmedikleri, aynı lokantaya girmedikleri zencilerden birisini başkan yaptılar, bu çok keyif verici.

Bush’tan kurtuldu dünya.

Obama ağladı, demek ki gözyaşları var...

Ama en hoşuma giden şey:

Eşek kazandı...

*

Hemen altındaki habere gözüm kayıyor:

Bizim siyasetçimiz; Meclis’te fiske atmakta...

Bir ayağı havada, onu yere basmadan öbür ayağı ile de fiske atmaya kalktığı için (ki biz buna eşzamanlı çifte fiske diyoruz) kıçüstü düşmekte...

Partilileri bu durumlarda verilmesi gereken desteği vermişler, yirmi kadar el fiske atanın yere yaklaşmakta olan kıçını tutmuş...

Niye?..

Kıçüstü oturmasın diye...

O ise hazır desteği bulmuşken, fiskelerini otomatiğe bağlamış, havada bisiklet çevirir gibi fiske üstüne fiske atıyor.

(.........)

Derdi; Deniz Feneri rezilliğinin iktidardaki henüz bilinen (çünkü henüz bilinmeyen de var) uzantısı RTÜK Başkanı Zahid Akman’a, muhalefetin "Ahlaksızlığa sahip çıkmayın" diyerek itiraz etmesi.

Fiskeci buna kızmış.

İşte:

Sağ ayağını kaldırdı, 45 dereceye getirdi, üç kez kendi ekseninde döndü, ayağı yerine arka nahiyesi muhalefetin önüne denk gelmesin diye göz ucu ile kontrolünü yaptı...

Ve ikişerden, peş peşe altı fiske attı...

*

Ah demokrasi...

Sen insanların işisin...

İnsan olanın, faziletli olanın, namuslu olanın, ahlaklı olanın, görgülü olanın, adam gibi adamların...

Sen terbiyesin...

Yoksa elin eşeği kazanır, dünyayı yönetir, gıpta ile bakarız da... Amblemi fener, nur, ışık, ampul olanlarımızın eşekliği düşer bize...

İki eşeğin hikáyesidir bu...
Yazarın Tüm Yazıları