Biz unuttular sanıyoruz, ama krize girdiklerinde "2-B"yi bulup getiriyorlar.
"2-B", yani 2’nci maddenin B fıkrası.
Ama daha çok ormanları satıp paraya çevirmenin, çalınmış ormanları da yasalaştırmanın kod adı:
"2-B."
İşte yine "2-B"yi önlerine aldılar.
2 Lüksemburg, 6 Singapur, 15 Malta büyüklüğünde ormanlık alan "orman" olmaktan çıkartılıp satılacak.
Ormanları açanlara, tarlaya çevirenlere, üzerine villa yapanlara, ağaçları kesip kooperatif kuranlara, kurtarılmış mahallelere af getiriliyor.
Daha önceki tasarıda 1981 tarihinden önceki orman yağmaları affedilirken, tarihi de 2007 olarak öne çekiyorlar, ki bu son zamanlardaki yağmacılar da kurtulsun.
*
"2-B" birçok işe yarıyor:
Bir defa; yağmacılardan biraz para alıyorlar. Ki bu biraz bile 25 milyar dolar tutuyor, yağmanın boyutuna bakın.
İkincisi; kendi kendilerini de kurtarmış oluyorlar, çünkü irili ufaklı çoğu orman yağmacısı.
Üç:
Orman verip oy almak, siyasi ahlaksızlık geleneğidir.
İşte; yerel seçim var.
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa gibi büyük kentleri kuşatmış yağmacıların oyları, bir siyasi partiye seçimi kazandıracak kadar çok.
*
Böyle bir rezilliktir bu.
Bizim mokasen ayakkabılı salon çevrecileri, birkaçı dışında vakıflar, dernekler, elbette orada oturarak sağladıkları avantalardan olmamak için sessiz kalacaklardır.
Asla tepki göstermeyecekler.
Asla TBMM’nin önüne gidip "yapmayın" demeyecekler...
Asla meydanlara çıkmayacaklar.
Birer utanmaz suç ortağı olarak "çevreci" rollerini oynayıp, bu tarihimizin en büyük doğa yağmasını seyredecekler.
Bizler dizimize vuracağız.
Cılız, sessiz, etkisiz...
Bir cennet yurda ihanetin, yabandaki boyutuna baka baka...