Paylaş
HOCAM, hocam...
Polisler seni coplarken gördüm hocam...
Cüppen yırtıldı...
Seni tartakladılar...
Ne hakla hocam...
Diyelim ki bir polis tarafından tartaklanacak olsam, bana adımı sorsalar, her yalan söylediğimde olduğu gibi dudaklarımı uzatarak yanıtlarım:
- Adım Osman...
- Ne iş yaparsın?...
- Fırıncı...
Çünkü ne Hürriyet yazarını tartaklatmaya, ne de okuyucularımın Bekir Coşkun'unu coplatmaya hakkım olmadığını düşünürüm...
O gençlerimizin saygı duyması gereken cüppeyi ne hakla coplattınız hocam?..
*
Aslında anlıyorum; rektör olup-olmamak kavgası bu... Ya da sizin deyiminizde hukuk devleti olup-olmama mücadelesi...
Peki, bu ülkede sıradan insanların hukuku ayaklar altına alındığında, insanlar gazete ilanları ile hukuku aradıklarında, hukuk yerine çetelerin namluları egemen olduğunda üniversite olarak neredeydiniz?..
Üniversite, bir ulusun ışık kaynağıdır...
Üniversite öncüdür...
Rehberdir...
Sıra kendi koltuklarınıza gelince mi hukuk aklınıza geldi de yollara düştünüz hocam...
*
O yakındığınız yasayı 12 Eylül yönetimi yaptı...
14 Eylül günü sizleri askerlerin el koyduğu Meclis'te gördüm... Sıraya girmiş, yönetime el koyan beş generali tebrik için kuyruktaydınız...
Yine sırtınızda cüppeleriniz vardı...
Ya daha yakın günlerde kız çocukları üniversitenin önünde saçlarından sürüklenip çoplanırken neredeydiniz?..
Toplum ışıklarını söndürerek hırsızlığa ve çetelere karşı direnirken niçin sizler yoktunuz?..
Bu ülke yağmalanırken niye sesiniz çıkmadı?..
Doğa, çevre, ormanlar, kıyılar, dağlar, taşlar, yer, gök talan edilirken... Antidemokratik yasalarla çocuklarımızın geleceği yolunurken...
Bu koca ulus gaflet ve ihanetle karşı karşıya kaldığında, tutunacak bir dal bulamadığında neredeydiniz?..
Neredeydiniz hocam?..
Paylaş