GERÇEKTEN de Başbakan’ın dediği gibi "Öfke bir hitabet sanatı" mıdır?
Demek ki ne sanatlar var.
"Öfke bir hitabet sanatı" ise, o zaman öfkenin aşamaları da "hitabet sanatının icrası" sayılır ki, bunlar:
Küfür.
Sille.
Tekme.
Tokat.
Çifte...
Bir de buna "ümük sıkmayı"ı ilave edebiliriz.
*
"Hitabet sanatı" olarak küfür, hakikaten memleketimizde çok ileri bir seviyededir.
Misal:
"Düttürü düdük..."
Karşılığı bir başka kültürde olmadığı gibi, hitabet sanatının bu bulunmaz parçasının anlamını "öfke ile hitabet sanatçısı"nın kendisi de bilmez, kullandıktan sonra sorar:
"Anladın mı?.."
Yanıta göre iki şık vardır artık; yanıt "Evet" ise sorun kalmaz. Yok eğer "Hayır" ise hitabet sanatının bir başka aşamasına geçilir:
Çifte...
Çifte üçe ayrılır:
- İkili çifte...
- Katır çiftesi...
- Çifte...
İkili çifte; havaya zıpladıktan sonra iki bacak aynı anda yere paralel konuma getirilirken, vücut yan yatmış "V" harfi şeklindedir ve popo yerden 70 santim havadadır.
Hitabet sanatının bu şıkkı, sözel hitabet sanatı ile birlikte kullanılıp şu sesler çıkartılırsa daha da iyi olur:
"Uggggg..."
"Yeeeee..."
"Aaagggghhh..."
Bu hitabet sanatı başarıya ulaşamadığı takdirde, sanatın "Kıç üstü oturma" bölümüne girer ki, o durumda sanatçı oturduğu yerden ilk sözel hitabet sanatına dönmeyi deneyebilir:
"Düttürü düdük..."
Kısacası "Öfke bir hitabet sanatıdır" diyebilir miyiz?