Her şeyi, ama her şeyi çalınan bir millet... Yüzünü yıkadığı suyu, ocağında yanan gazı, arabasını yürüttüğü benzini...
Bu hırsızlıklara canı sıkılıp da nefes almak için cama gittiğinde, o yeşil alanı...
Çocuğunun geleceği...
Kendi gençliği...
Yüzlerdeki gülücük...
Ezilen-büzülen o gurur...
Her şeyi çalınmış bir millet, sırtında torbayla giden hırsızlara nasıl oy verir hálá?..
Nasıl?..
*
Yine bir seçim zamanıdır...
Aslında oy kullanma hakkı olmayan tüm çocuklar, tüm torunlar, tüm gelecek kuşaklar, tüm yaşam, tüm varlıklar, tüm insanlık için bu seçme hakkı sizin...
Hırsızları seçmeyin...
Hiçbir siyasi ayrım yok bu yazıda...
Kim, nerede, ne yanda, hangi partide, hangi görüşte, hangi yönde olursa olsun...
Fark etmez...
Hırsızlarını hoş gören, destekleyen, onurlandıran... Hırsızları başına taç eden milletler sürüm sürüm sürünürler...
Tersi asla olmaz...
*
Eğer aklınızı da başınızdan çalmadıysa hırsızlar, onları eminim tanırsınız:
Sırtlarındaki torbadan...
İçinde; bir ulusun, tüm çocuklarınızın olması gereken zenginlikleri doldurup götürdükleri torbalarından...
İyi bakın...
Bir yanda eziklik, muhtaçlık, yoksulluk, işsizlik, gözyaşı, acı ve kahır varsa... Öte yanda daha göz açıp kapatıncaya kadar içi tıka basa dolmuşsa torbanın...