Ve daha sonraki fişekler, havadaki o korkmuş martıları vurmaya başlar.
*
İstanbul Sokak Hayvanlarını Koruma Derneği Başkanı sevgili dost Fatma Balkanlı, her gün kliniklerine havai fişeklerden yarı yanmış martılar getirildiğini anlattı.
Kucağında yanmış bir martı ile gelen kadınların ve çocukların genelde "öldü" haberi ile ağlayarak dönüp gittiklerini söyledi.
Tüm kıyı şeritlerinde bu böyleymiş.
Özellikle İstanbul’da...
Hayvan dostlarının Valiliğe ve Belediye’ye yaptıkları başvurular, her zaman olduğu gibi elbette yanıtsız...
Okurum Figen Uysal ise e-mail’inde Levent’te oturduğunu ve her havai fişek şenliğinde martıların kaçışlarını yazmıştı:
"Görseniz, gecenin karanlığında sürü sürü havalanıp, çığlıklar atıyorlar... Kaçmak istiyorlar, tıpkı bizim depremlerdeki o kaçışımız gibi... Nasıl panik ve şaşkınlık içinde bağırıyorlar, anlatmak zor..."
*
Havai fişekleri ben de severdim.
Ama artık istemem.
Maçlardan sonra ya da düğünlerde mutlanıp, sıktığı kurşunla balkondakini öldürenler yetmezmiş gibi, şimdi de havai fişek patladığında canımız sıkılacak.
Havai fişekler her patladığında, korkusundan havalanmış bir martının karanlık gökyüzünde yandığını bileceğiz.
Bizler görsek de görmesek de, kıyılarımızın görkemli kuşları martılar çığlıklar atarak kaçışacaklar.