ANAYASA Mahkemesi’nin yeni binasının girişine Türk tipi "hukuku temsil eden kadın" heykeli yaptırdılar.
Balıketinde, saçları 70’lerin modası, ayağında şalvar, bol boncuklu gerdanlık, kalçaları iri, yarım karpuz göbek...
Ben görür görmez demek ki bağırmışım:
"Nurdane Halaaaa..."
Nur içinde yatsın, bu kadar mı benzer insan.
Eğer halam olsaydı, yanına koşup soracaktım:
"Eniştem nasıl?.."
Rahmetli oynamayı çok severdi. Ki şu bizim "hukuku temsil eden kadın" heykeli de göbeğinin altına tokmaklı şalı bağlamış, kemancı başlar başlamaz sanki "Hukuk üstünde hukuk...", pardon "Çardak üstünde çardak..." diye ortaya fırlayacak ve dört bir yana göbek savuracakmış gibi... Arada bir de ritme uygun olarak tombul kalçasını güm güm iki sağa, iki sola vurup söyleyecekmiş gibi geliyor insana:
"Hákim beyin altın dişi
Haşim Bey bilir bu işi..."
*
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve emeği geçenlere teşekkür ederim. "Hukuku temsil eden kadın" olarak benim Nurdane Halam’ın neredeyse aynısını oraya koymaları benim açımdan ne kadar anlamlı bilemezsiniz.
Hukuku temsil eden gerçek kadın heykelinin (Themis) gözleri kapalıdır, incecik zarif boynu bükük ve bir elinde terazi, bir elinde kılıç vardır.
Bunun gözleri açık.
Başkanı "iktisatçı" olan ve "irticai faaliyetlerin merkezi" saydığı iktidara "Türkiye’yi sen yönet" diyebilen yeryüzünün tek Anayasa Mahkemesi’nin girişinde olup da kim "Ben de göreyim, ben de göreyim..." diye açmaz gözlerini?..
Bir de tuttuğu terazinin bir gözüne semizotu, öbür gözüne kilo verme ölçeğini koysanız...
Halam...
(.......)
Dünyanın en hukuksuz "hukuk devletidir" burası.
Söyler misiniz; gücü olanların ve siyasi iktidarların, en büyük suçları hukuku kılıf yaparak işlediklerini... Ve en büyük hukuksuzlukların hukuk adına uygulandığını hangimiz bilmeyiz?..
Öyle bakıyorum Türk tipi "hukuku temsil eden kadın" heykeline...